Makaleler

Published on Mart 22nd, 2025

0

Almanya’da göçmen azınlıklar kendi partisini kurmalı | Cumali Yağmur


Bugünkü yazımda Avrupa’da göçmen azınlıkların örgütlenmesi ve partileşme süreci üzerine duracağım.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman ekonomisi yabancı iş gücüne ihtiyaç duydu. Bu ihtiyacı gidermek için 1960’lı yıllarda başlayan göç dalgasıyla İtalya, İspanya, Yunanistan, Türkiye, Portekiz ve Fas’tan binlerce işçi Almanya’ya geldi.

Göçmenler, Avrupa’ya geldikten bir süre sonra kendi derneklerini kurmaya başladı. Ancak bu dernekler genellikle kendi ülkelerinin sorunlarıyla ilgileniyordu. Zaman içinde federasyonlaşan bu yapılar, bulundukları ülkelerdeki sorunlarla da ilgilenmeye başladı, ancak yüzeysel kaldı.

Geçmişte Polonya’dan Ruhr Bölgesi’ne gelen işçiler de benzer bir şekilde dernek ve federasyonlar kurarak hem kendi ülkelerindeki hem de Almanya’daki sorunlarla ilgilendiler. Ancak bu yapılar, yeni nesillerin ilgisizliği nedeniyle zamanla yok oldu. Aynı durum İspanyol, İtalyan ve Yunan göçmenlerin dernekleri için de geçerlidir.

Türkler ve Kürtler de Almanya’da yaşarken, fikirsel olarak Türkiye’ye ve Kürdistan’a odaklandı. Sol ve sağ görüşlü dernek ve federasyonlar birinci nesle hitap ettiği için kitleselleşemedi ve tabela örgütleri olarak varlıklarını sürdürdüler.

Dini içerikli dernekler de kurularak, Türkiye’deki partilere yakın cami çevrelerinde örgütlendi. Bunlar içinde en kitleleşen yapı, son 23 yıldır AKP’nin etkisinde çalışan DİTİB oldu.

1980 darbesinden sonra yurtdışına çıkan Türkiyeli solcular ve sağ görüşlüler, Almanya’daki derneklerde Türkiye merkezli siyaset yapmaya devam etti. Ancak Türkiye’deki sağ ve sol siyaset darbe sonrası güç kaybedince, Almanya’daki bu yapılar da zayıfladı.

1993 Sivas Katliamı’ndan sonra Alevi toplumu, dernek ve lokal alımları yaparak Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nu (AABF) kurdu. Alevi dernekleri, genellikle Alevi inancını yayma ve örgütleme amacı gütse de, Almanya’nın politik yapısına fazla dahil olmadı.

Frankfurt’un nüfusunun %50’si, Almanya’nın büyük şehirlerinin ise %30-40’ı göçmen kökenlidir. Almanya’da nüfus yaşlanırken, sağ siyaset de güç kazanmaktadır.

Son federal seçimlerde, göçmenleri hedef alan kampanyalar düzenlenmiştir. Ancak göçmen toplumunun büyük bir kısmı halen Alman partileri içinde siyaset yapmaya yönelmektedir. Bu partiler ise göçmenleri entegrasyon vaadiyle asimile etmeye çalışmaktadır.

Göçmenlerin mevcut Alman partilerinde politika yapmasına karşı çıkılmamalı, ancak kendi siyasal yapılarını oluşturmaları da gerekmektedir. Bugüne kadar Alman partileri göçmen sorunlarını yeterince çözmemiş, gelecek için de çözme niyetinde olmadıklarını göstermişlerdir. Bu nedenle, Almanya’daki tüm göçmen topluluklarını kapsayan bir göçmen partisi kurulmalı ve uzun vadeli bir siyasal mücadeleye girilmelidir.

Bu parti, belediye, eyalet, federal ve Avrupa seçimlerine katılarak göçmenlerin sesi olmalıdır. Seçimlerde ilk aşamada başarı elde edilemese bile, uzun vadede göçmenlerin desteğini kazanarak parlamentolara girmesi mümkün olacaktır.

Dünyanın farklı yerlerindeki azınlıklar, kendi sorunlarını örgütleyerek ve partileşerek çözmüştür. Almanya’daki göçmenlerin de aynı yolu izlemesi kaçınılmazdır.


Cumali Yağmur – 22.03.2025

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑