Makaleler

Published on Mart 31st, 2025

0

Almanya’da ırkçılık ve milliyetçilikte artış var | Cumali Yağmur


Almanya’da kendisini etnik veya dini azınlıklara mensup olarak tanımlayan insanların yaklaşık yarısı düzenli olarak ırkçı ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu, yakın zamanda yapılan bir araştırmanın sonucu olarak tespit edilmiştir.

Irkçılığı ve milliyetçiliği birer kültürel olgu olarak tanımlarsak, zaman zaman bu iki olgunun arttığını görebiliyoruz. Ancak, ırkçılığın ve milliyetçiliğin göçmenlerden kaynaklanan bir durum olmadığı gibi, ilk etapta en çok zararını göçmenlerin gördüğü de bir gerçektir.

Almanya’da insanlar, inançları veya ten renkleri nedeniyle milliyetçi ve ırkçı ayrımcılığa uğramaktadır. Özellikle göçmen kadınlar ve siyahi bireyler, günlük yaşamda çok daha ince ayrımcılıklara maruz kaldıklarını bildirmektedirler. Bunlar, Ulusal Ayrımcılık, Irkçılık ve Milliyetçilik Gözlemevi’nin güncel edisyonu için yapılan temsili bir anketin sonuçlarıdır.

Ağustos 2024-Ocak 2025 tarihleri arasında yapılan bir ankete göre, Almanya’daki göçmen kadınların %61’i, bir yıl içinde ayda en az bir kez ayrımcılığa uğradığını hissettiğini belirtmiştir. Siyah bireyler arasında da ayrımcılığa uğrayanların oranı benzer şekilde çok yüksektir. Ankete göre, siyah erkeklerin %62’si ve siyah kadınların %63’ü, son on iki ayda ayda en az bir kez günlük hayatta ayrımcılığa maruz kaldığını bildirmiştir. Beş vakadan dördünde ayrımcılığın sebebinin ten rengi olduğu tahmin edilmektedir.

Ayrımcılık sadece etnik kökenle sınırlı kalmamaktadır. Kendi değerlendirmelerine göre, etnik azınlık mensubu olarak algılanmayan bireylerin bile %32’si, yılda en az bir kez cinsiyetleri, yaşları veya diğer kişisel özellikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtmiştir.

Göçmen kökenli Alman vatandaşlarının bile dış görünüşleri nedeniyle “Alman olmayan” olarak algılanmaları, ayrımcılığın yaygın nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir. Federal İstatistik Ofisi’ne göre, doğuştan Alman vatandaşı olmayan ve en az bir ebeveyni Alman vatandaşı olan herkes göçmen kökenli olarak tanımlanmaktadır.

Göçmen kökenliler, günlük yaşamda ayrımcılığa ua u\u011gradıkları için devlet kurumlarına olan güvenlerini kaybetmektedirler. Ayrımcılığa düzenli olarak maruz kalmaları, onların psikolojik stres yaşama riskini de artırmaktadır. Araştırmaya göre, Alman halkının %23’ü, etnik ve dini azınlıkların eşit haklar konusunda fazla talepte bulunduğuna inanmaktadır. Yaklaşık 9 bin 500 kişinin katıldığı anketin %22’si ise, bu azınlıkların son yıllarda hak ettiklerinden daha fazla ekonomik yarar sağladıklarını düşünmektedir.

Uluslararası Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Günü dolayısıyla, Diakonie Deutschland ve “Dünya İçin Ekmek” adlı yardım kuruluşları, sivil toplum katılımının güçlendirilmesi çağrısında bulunmuştur. Diakonie Başkanı Rüdiger Schuch, ülkede demokrasinin azınlıklar yararına geliştirilmesi ve hoşgörülü bir kültürün yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yapmıştır.

Yeni kurulacak federal hükümetin, daha insancıl bir göçmen politikası benimsediği ve ırkçılık, milliyetçilik ve yabancı düşmanlığına karşı kalıcı tedbirler uyguladığı bir dönem başlatması gerekmektedir. Ayrıca bir “Göçmen Bakanlığı” kurulması da şarttır.


Cumali Yağmur – 31.03.2025


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑