Kitap

Published on Şubat 8th, 2025

0

“Arkadaşım Sonbahar” kitabına bakmak | Muazzez Uslu Avcı


İsmet Alıcı’nın Mayko Yayınlarından  çıkan ”Arkadaşım Sonbahar” adlı şiir kitabı, 96 sayfa ve 91 şiirden oluşuyor. Şiirlerde doğa imgeleri, varoluşsal sorgulamalar, toplumsal eleştiriler ve insanın içsel çatışmalarını harmanlayan tematik bir çeşitlilik hâkim.

İsmet Alıcı’nın Arkadaşım Sonbahar kitabındaki şiirleri, toplumsal duyarlılığını yansıtan yoğun imgeleri, politik duruşu ve lirik derinliğiyle dikkat çekiyor. Şair, şiiri hem bir sanat hem de bir direniş aracı olarak kullanıyor.

Kitabın genelinde toplumsal eleştiri, isyan, tarihsel travmalar, doğa ve insan ilişkisi, yalnızlık ve varoluş sancıları gibi temalar belirgin bir şekilde işlenmiş. Şair, anlatım tarzında yer yer epik, yer yer lirik bir üslup benimsemiş. Özellikle Marksist bir dünya görüşüyle şekillenen şiirlerin, Brecht ve Nâzım Hikmet’in izlerini taşıdığını söylemek mümkün.

Kitapta Mavilik gibi şiirlerde doğa ve melankoli ön plandayken, Filistin Şiiri ve Parçalanmış Şarapneller gibi başlıklarda direniş, adaletsizlik ve acı politik bir dille ele alınıyor. Postmodern Çağ şiirinde teknolojik yabancılaşma, Kambur Sisifosta ise mitolojik bir metaforla modern insanın çaresizliği işleniyor. Bu çeşitlilik, kitabı hem kişisel hem de kolektif bir sese dönüştürüyor.

Alıcı’nın şiirindeki dil ve üsluba bakarsak; şiirinde metaforlar, keskin imgeler ve soyutlamalar sıklıkla kullanılmış. Serbest nazım tercihiyle birlikte bazı şiirlerde tekrarlar ve vurgular, müzikal bir etki yaratıyor. Ancak yoğun imgelem ve tarihsel/güncel referanslar (Marquis de Sade, Suruç Katliamı) okuyucudan ön bilgi veya derinlikli bir okuma gerektirebiliyor.

Kitabın öne çıkan yönü, otoriteye, zulme ve eşitsizliğe karşı isyankâr bir dil taşıması. Bağırıyor Zorbalar şiiri, baskı mekanizmalarını sert bir dille eleştirirken, Çingene Mahallesi gibi şiirler marjinalleştirilmiş kesimlerin yaşamına odaklanıyor. Şair, toplumsal adaletsizlikleri lirik bir öfkeyle yansıtıyor.

Kitaptan iki şiiri yorum katarak paylaşmak istedim.

1- MAVİLİK

konuşmam gerek
bu dört duvar koruyacak mı beni
dili çözüldü taşın ve çiçek açtı
lüle taşından heykeller fener gibi
kanat takıp uçacak sanki
insan korkularını yenince
pencerede çırpınan kelebek
zöhre yıldızına benzer
elini göğsüne koyunca maviliği duyarsın
denizin ve gökyüzünün maviliğini
rüyada bile gerçeği söyler ağzın
bir aya benzersin bir aya kanlı ışığıyla
artık yalnız bir ağacım ormanda
köklerim kardeşlerime bağlanmış.

(Şiir, bir yandan korkuların aşılmasıyla gelen bir özgürleşme hissi, bir yandan da doğaya ve insanlığa duyulan derin bir bağ kurma düşüncesi üzerine kurulu. Şiirin sonunda yalnız bir ağaç olsan da köklerinin kardeşlerine bağlı olması, yalnızlığın bile toplumsal bir bağlantı içinde var olabileceğini düşündürüyor.

Bu şiirdeki imgeler güçlü ve sembolik. “Rüyada bile gerçeği söyler ağzın” dizesi bana özellikle ilginç geldi. Bu dizede bilinçdışı ve sezgisel bir anlam var gibi görünüyor.)

2- İSYANCININ ŞARKISI

onu buzlu rüzgârda tanımıştım
parmaklarımız bembeyazdı, botlarımızın içi su
sonsuzluğa giden o yolda.
soluk al desem!
ellerimiz dondu derdin, sıkamayız yelkovanla akrebi
bu havadan daha güçlü olmalı ciğerimiz
haydi yürü, şarkı söyle, düş kur, ısıt kanını
kimse yoğurmayacak bizi ne çamurdan ne buzdan
unut o şükür denen sözü
esaret bize göre değil
haydi yürü, şarkı söyle, düş kur, ısıt kanını
alışsın onlar da buzların içinde yürümeye
alışsın onlar da duvarların ötesine gitmeye
alışsın onlar da boyun eğmemeye
haydi yürü, şarkı söyle, düş kur, ısıt kanını

(Alıcı’nın bu şiirinde de mücadelenin yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda bir yaşama biçimi olduğu hissediliyor.  Bu şiir, bir tür devrim şarkısı gibi de okunabilir. İçinde hem fiziksel dayanıklılık hem de umut var.)


Muazzez Uslu Avcı – 08.02.2025

Tags: , , , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑