Almanya

Published on Temmuz 3rd, 2025

0

“Ben Kürdüm ve Kürdistanlı olduğum için yargılanıyorum!”

Stuttgart Yüksek Bölge Mahkemesi İkinci Ceza Senatosu, bugün yapılan  21. Duruşmada, 68 yaşındaki Kürt vatandaşı M.A.Yılmaz’ı yurt dışındaki bir terör örgütüne üye olmak suçundan 2 yıl 9 ay hapis cezası ve tutukluluğunun devamına karar verdi.

Gül Güzel (Stuttgart)

Hakim senotasu üyesi Hans-Jürgen Wenzler, 3 Temmuz 2025, saat 14.00’te yaptığı 1 saatlik mütaalasında tutuklu sanık ve üyesi olduğu  PKK- Kürdistan İşçi Partisi aleyhine 2015-2018 yılları arasında yapılan eylemleri göstererek, terörist bir örgüt olduğunu kanıtlamaya çalıştı…’’Üyesi olduğu PKK’nin, Almanya’da 2013’ten beri terörist örgütler listesinde olup, Avrupa’nın birçok ülkesinde de terörist örgüt olarak görülüyor ve üyeleri de yurtdışındaki terörist örgüte üye olmaktan yani &129b  maddesi ile suçlanıp, yargılanıyorlar!‘‘ dedi.

 İkinci Ceza Senatosu bu duruşmalar boyunca, 21 tanığı dinledi, ele geçirilen 16 telefon görüşmelerinin çok sayıda tutanağını ve diğer belgelerine ulaştı ve oturuma sundu. Senato ayrıca PKK’nin askerlere ve inşaat işçilerine yönelik kendi ölümcül saldırılarını belgelediği çeşitli videoların sorumluluğunu üstlenerek oynattı. Sanık ise, yapılan bireysel etkinliklere katıldığını kabul etti ancak başka şey itiraf etmedi. Son duruşmada hakimin mütaalasının ardından söz isteyen tutsak M.A.Yılmaz’a, hakim söz vermedi.

3 Temmuz 2025, 21. Oturumda alınan bu Karar kesin değil. Sanık ve Stuttgart Cumhuriyet Başsavcılığı, Federal Adalet Mahkemesi’ne bugün verilen karardan itibaren bir hafta içinde bu karara itiraz etme hakkına sahiptir.

Geçmiş süreçte davaya dair bazı bilgiler…

Ağır şeker diabeti hastası ve kalp rahatsızlığı olan M.A.Yılmaz hakkında, Savcılığın 26 Haziran’da yaptığı mütaala sonucunda kendisine 2 yıl 9 ay hapis cezası istenmişti.

Sanığın avukatı Turan Uluçay ise, 28 Haziran’da yapılan duruşmada mütaalasını okuyarak, müvekiline yapılan suçlamaların hiçbirinin doğru olmadığı ve tespiti edilmediğini söyledikten sonra; ‘’sonuç olarak yargılanana dair hiçbir suç tespit edilmiş geğil. Müvekilimin şimdiye kadar hiçbir şekilde ceza almamış olmasını mahkemenin göz önüde bulundurması gerekiyor. Şu anda Kürdistan bölgelerindeki Kürt halkına Türk devleti şiddet uygulayarak, bütün bölgeyi tahrip edip, evleri basıp-yakıyor. İnsanların diri diri yakılmasını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Erdoğan yüzlerce sivili evlerinden ederek, göçe zorladı. Kürt halkına,’’dağlı insanlar’’ denilip, dilleri yasaklanıyor. Konuşanlar da cezalandırılıyor. Şimdi de Bahçeli, ‘’Öcalan gelsin, mecliste konuşsun’’ diyor. Ayrıca PKK ise 12 Mayıs’ta kendini fesh ettiğini açıkladığını da mahkemenin gözönünde bulundurması gerekir. Ayrıca müvekkilim sayın Yılmaz’ın ağır depresyon geçirdiğine dair raporu var, 70 yaş civarında. PKK’nin kendini fes etmesini de selamlıyor. Onun için tutukluluk halinin kaldırılmasını, hapis cezası verilmemesini, İspanya’da izindeyken tutuklanıp getirilmesinin zararının ödenmesini talep ediyorum’’ dedi.

Beni Kürt olduğum için tutukladınız!

Avukatının savunmasından sonra söz alan sanık M.A. Yılmaz,’’avukatım sayın Uluçay’ın yaptığı savunmayı onaylıyorum’’ dedikten sonra savunmasına devamla, herkes kendi toplum ve çevresiyle şekillenir. Ben de Kürt, Kürdistan’lıyım. Mahkemeniz de beni, benim Kürt ve Kürdistanlı olmamı şimdi yargılıyor. Onun için bu realite değil ve kabul edilemez.

Kürdistan’da verilen 50 yıllık mücadelede 100 binlerce kişi yaşamını yitirdi ve sonuç olarak bugüne gelindi. Zagros ve Toros dağlarıyla Dicle – Fırat nehirlerinin arasındaki Mezopotamya verimli toprakları Kürdistan’dır. 33 harfli İndo- German dil grubunda zengin bir dile sahip olup, İpek yolunu, Asya’dan Avrupa’ya bağlayan topraklardır. Kürtler devlet olmanın dışında beraber bulundukları toplumlarla birlikte sorunsuz olarak yaşamışlardır. Ancak 1639 Kas-ı Şirin ile 2’ye bölündükten sonra 1916’ta imzalanan Sykes-Picot antlaşmasıyla dörde bölündü. Bunun ardından yine 24 Temmuz 1923’te Türkiye ile İngiltere, Fransa arasında imzalanan Lozan anlaşmasıyla bu bölünme yeniden onaylandı. Bunun ardından Kürtleri inkar ederek, 1921 anayasası ile tanınan haklar ve kimlikleri kaldırılarak, Türkiye Cumhuriyeti tek dil, tek din, tek vatan, tek bayrak üzerine kurularak, Kürtler tamamen inkar edildi. Ve şimdi de Stuttgart mahkemesi de beni belgelerde Türk olarak kaydediyor… Çünkü Kürdistan diye bir ülke yok deniliyor ve bu yüzden 60-70 milyon Kürt halkı kimliksiz yaşıyor. Ancak, A. Öcalan, Kürdistan-Kürtler var diyor.

Benim Kürt olarak öyküm 1970’lerde ben daha 16-17 yaşımdayken başaldı. O süre 12 Eylül 1980 Kenan Evren yaptığı darbe ile insanlarımızı her yerde toplayıp- tutukladılar. Halkımız işkencelere uğradı ve öldürüldü. Seyid Rıza’nın yaşı küçültülerek, oğlunun yaşı da büyütülerek babasına işkence çektirmek için  gözünün önünde asıltılar. Aynı şekilde 17 yaşındaki Erdal Eren de yaşı büyütülerek idam edildi.

 Ben de Adana’daki 6. Ordu mahkemesinde 650 kişinin yargılanıp, idam kararı verilen 50 kişiden biriydim. Daha sonra Turgut Özal yaptığı yasa değişikliği ile idam cezalarını 40 yıl hapis cezasına indirdi. Bu cezadan dolayı ben 20 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilince bu sefer de askere gitmem zorunluğu getirilince, ailemin yardımı ile yurtdışına çıkabildim ve İsviçre’de yaşamaya başladım. Ancak burada da bana yapılan suçlamalardan dolayı 1 yıldan beri Stammheim cezaevindeyim. Hakkımda sorgulayanlar kim – kimler? Diye sorduğumda,  hatırlamıyorum dediler… Bir Kürdistanlı Kürt olarak ülkeme dair yapılan mitinglere ve Kürt halkı önderliğinin özgürlüğü için yapılan eylemlere de katıldım. Ancak hakkımda ifade veren ihbarcıyı tanımıyorum(!). Bu ihbarcının nasıl yemin ederek hakkımda ifade verdiğini bilmiyorum.

Ben tek kişilik hücrede kalıyorum ama burada da çıplak aramaya maruz kalıyorum. Önceleri dışarı bırakılmadım; bırakıldığımda da çıplak üst aramaya maruz kaldığım için ben havalandırmaya çıkmadım. Tek kişilik hücrede kalmama rağmen 6 kişilik bir görevli grupla hücreme baskın düzenlenerek aranıyor. Olan tek bir kalemim kırıldı, yazdığım notlar kayboldu…

27 Şubat’ta sayın A. Öcalan çağrısı ile PKK 5-8 Mayıs’ta yaptığı kongresinin ardından 12 Mayıs’ta kendini fesh ettiğini açıkladı. Ben Kürdüm – Kürdistanlıyım. Halkların kardeşliği, renk, din, cins ayırımı olmayan ökolojik, kadın özgürlüğünü ve savaş yerine barış isteyen Kürdistana sempati duyanlardanım. Kürt halkı için mücadele eden PKK’dir. 26 yıldan beri A. Öcalan’a uygulanan tecrite karşıyım. Bir daha söylüyorum ki, iddia edildiği gibi terörist değilim ve özgürlüğümü talep ediyorum!!!.

28 Şubat 2025’te Yargılaması başlayan 68 yaşında, İsviçre’de ailesiyle birlikte yaşayan M.A. Yılmaz, yabancı terör örgütü “Kürdistan İşçi Partisi” (PKK) üyesi olduğu iddiasıyla suçlanarak, hakim Hans-Jürgen Wenzler başkanlığında devlet güvenliği soruşturması başlatılmıştı.

Stuttgart Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21 Ekim 2024 tarihli iddianamesine göre, sanığın Ağustos 2015 ile Temmuz 2017 tarihleri arasında PKK adına tam zamanlı kadro olarak, ilk olarak Heilbronn ve çevresinde, ardından Pforzheim ve diğer yerlerde takma isimle, her seferinde de bölge sorumlusu olarak çalıştığı belirtiliyor. Bunu yaparken örgütün amaç, program ve çalışma yöntemlerini bilerek, propaganda etkinlikleri ve gösteri yürüyüşleri düzenlemek, örgüt yararına bağış toplamak, kendisine ait görev ve yetkilerle diğer kişilerin katılımını sağlamak, kendisine talimat verme yetkisi bulunan sektör yönetimine karşı sorumlu olmak gibi görevleri üstlenmiştir suçlamaları yapılmıştı.


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑