Bolşevik Partizan: Nazi Faşizminden kurtuluşun 80. yıldönümü
8 Mayıs 1945 – 8 Mayıs 2025
Nazi Almanya’sı, Kızıl Ordu, Anti-Hitler Koalisyonu ve bütün dünyada faşizme karşı savaşan halklar tarafından yenilgiye uğratılmasının üzerinden 80 yıl geçti. 8 Mayıs 2025, Nazi Almanya’sının İkinci Dünya Savaşı’nda teslim belgesini imzalamasının 80. yıldönümüdür.
Nazilerin son çırpınışları devam ederken, 1 Mayıs 1945’te İmparatorluk Meclisi’nin üzerinde kızıl bayrak dalgalanmaya başladı. İmparatorluk Meclisi’nin üzerinde kızıl bayrağı göndere çeken Kızıl Ordu askerleri Mihail Yegorov ve Meliton Kantariya idi. Nazi Almanya’sının koşulsuz teslimiyet belgesi, Fransa’nın Reims kentinde imzalandı. Sovyetler Birliği, Reims’te teslimiyet belgesini imzalayan Nazilerin gerekli yetkilere sahip olmadığı gerekçesiyle başka bir teslimiyet belgesinin imzalanması gerektiğini talep etti. 8 Mayıs 1945’te yerel saatle 22:43’te (Moskova saati ile 9 Mayıs 00:43’te) Nazi komutanları, Almanya’nın koşulsuz teslimiyet belgesini Berlin/Karlshorst’da imzaladılar.
Böylece Avrupa’da, İkinci Dünya Savaşı, bütün emperyalist barbarlık ve gaddarlığıyla sona erdirildi. İkinci Dünya Savaşı’nda, 60 milyondan fazla insan yaşamını yitirdi. Milyonlarca insan yaralandı, sakat kaldı.
Sosyalist Sovyetler Birliği savaşın yükünü taşıyan esas güç oldu, 27 milyon Sovyet vatandaşı bu savaşta öldü.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkan Alman burjuvazisi, sosyal-demokratların da göz yumması ile Nazileri iktidara getirdi.
Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) anti-faşist cephe kurma çabaları Sosyal Demokrat Partisi (SPD)’nin reformist, sağ yöneticileri tarafından sabote edildi. Amaç, ekonomik kriz sonucu iyice sarsılmış olan Alman emperyalizmini yeniden ayağa kaldırmaktı. Naziler iktidara geldikten sonra bütün toplumsal muhalefet, en başta da Almanya Komünist Partisi önderliğindeki işçi sınıfı hareketi faşist şiddetle ezildi. Anti-faşist cephenin kurulmasına yanaşmayan SPD de saldırıların hedefi oldu.
Naziler, Yahudilere, Sinti ve Romanlara, eşcinsellere, özürlülere…
kısaca kendinden olmayan herkese azgınca saldırdılar. Nazilerin barbar anti-semitizmi ve ırkçılığı, 6 milyon Avrupalı Yahudi’nin temerküz kamplarında endüstriyel bir biçimde yok edilmesinde doruk noktasına ulaştı. 500 bin Sinti-Roman da Alman Nazileri tarafından yok edildi.
İkinci Dünya Savaşı, faşist mihver güçleri olan Almanya-İtalya-Japonya tarafından hazırlandı. Savaşın sosyalist Sovyetler Birliği’ne karşı yürümesi için İngiltere-Fransa-ABD, Nazilere tavizler verdiler, Alsas Loren’nin, Avusturya’nın, Çekoslovakya’nın işgaline onay verdiler.
Sovyetler Birliği’ne saldırması için kışkırttılar. Naziler, Haziran 1941’de sosyalist Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Naziler, Sovyetler Birliği’ne saldırdığında, Batılı askeri “uzman”lar Sovyetler Birliği’nin ancak altı hafta dayanabileceğini öne sürüyorlardı!
Nazi Almanya’sına karşı savaşın esas yükünü Sovyet halkları taşıdı.
Nazilerin ilerlemesi 1942’de Stalingrad’da durduruldu. Sovyet Kızıl Ordusu Nazileri “inlerine kadar” kovaladı! Savaşın seyri Sovyetler Birliği lehine geliştikten sonra, Batılı müttefikler “ikinci cephe”yi ancak Haziran 1944’te Normandiya’dan açtılar. Batılı müttefikler, Kızıl Ordu’nun Batı’ya doğru ilerleyişini durdurmak ve Avrupa’nın bölüşülmesinde pay kapmak istiyorlardı.
8 Mayıs 1945’de, Nazi soykırımından kurtulan az sayıda insan temerküz kamplarından sağ olarak kurtuldu. Nazi saldırılarının hedefi olan halklar faşist barbarlıktan kurtuldu. Doğu Avrupa ülkelerinde, halk demokrasili devletler ortaya çıktı. Batılı müttefik güçlerin kendi işgalleri altındaki Batı Almanya’yı sosyalist Sovyetler Birliği ’ne karşı, bir saldırı üssü olarak kullanmaya başladılar. Sovyet işgal bölgesinde kalan Doğu Almanya’da da “Alman Demokratik Cumhuriyeti”
kuruldu.
1949 Mayıs’ında, ABD-İngiltere işgal bölgesinde Federal Alman Cumhuriyeti, Nazi kadroları ile yeniden kuruldu. Bugünkü Alman emperyalizmi; diğer emperyalist büyük güçlerle dünya hegemonyası konusunda rekabet içinde bulunan emperyalist bir büyük güçtür. Alman emperyalizmi bugün kendi başına bir savaş kaynağıdır. O, bugünkü sınırlarını kabul etmemekte; “Alman imparatorluğunun sınırları”nı yeniden tesis etme; bunun ötesinde bütün dünyada daha çok “etki alanı”nı ele geçirme hedefi için her aracı kullanmaktadır.
Alman emperyalizmi savaşa hazırlanmaktadır. Cephe gerisini sağlama almak için ırkçılık, milliyetçilik geliştirilmektedir. Faşist partilere yol verilmekte, faşist partiler iktidar opsiyonu olarak yedekte tutulmaktadır. İdeolojik kampanyalar ile demokratik haklar sınırlandırılmakta, yasalar değiştirilmektedir. Nazilerin ırkçı-şövenist ırkçılık teorilerine yaslanan Alman emperyalizminin çoğunluk partileri, şu ya da bu biçimde “göçmen-mülteci düşmanlığı”nı körüklemektedir.
Alman emperyalizmi faşistleşme yönünde önemli adımlar atmaktadır. Bu noktada tehlike yalnızca açık faşist Almanya İçin Alternatif (AfD) gibi partilerden değil, bizzat Alman emperyalizminin kendilerini anti-faşist olarak tanıtan yerleşik burjuva partilerinden gelmektedir. Reformist örgütler, Almanya’da faşizm tehlikesinin sadece Nazilerden geldiğini belirterek; Alman emperyalizminin rolünü yadsımaktadır. Almanya’da iktidara gelen egemen sınıfların temsilcileri, iç faşistleşmeyi ilerletmekte, militarizmin intikamcılığını yaygınlaştırmaktadır.
Alman emperyalizminin sözcüleri, 8 Mayıs 1945’i anti-komünizmin yaygınlaştırılması için kullanıyor. Onlar bunu, Hitler’in faşist diktatörlüğü altındaki Almanya ile Stalin önderliğindeki sosyalist Sovyetler Birliği’ni aynı nitelikte iki “totaliter terör diktatörlüğü”
olarak eşitleyerek yapıyor! Onlar tarihsel gerçekleri çarpıtarak Hitler faşizminin suçlarını hafifletmeye çalışıyor. Sovyetler Birliği’nin Hitler faşizmine karşı can bedeli yürüttüğü mücadeleye ve genel olarak sosyalizme kara çalıyorlar.
Stalin önderliğindeki sosyalist Sovyetler Birliği, bütün ülkelerin işçilerine ve geniş kitlelere büyük acılar ve felaketler getiren Hitler faşizminin yenilmesinde belirleyici bir rol oynadı. Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki yol göstericisi, bütün dünyada proletaryanın ve ezilen halkların çıkarları idi. Sosyalist Sovyetler Birliği, uluslararası proletaryanın ve halkların çıkarları doğrultusunda; proletaryanın, ezilen halkların baş düşmanı durumunda olan faşistlere karşı fedakâr ve yiğit bir mücadele verdi.
Hitler faşizmine karşı gerek halkların zorlaması sonucu gerekse emperyalist rekabet sonucu tavır takınmak zorunda kalan ve bu noktada objektif olarak olumlu bir rol de oynayan ve bu nedenle Anti-Hitler Koalisyonu içinde yer alan ABD, Fransa ve İngiltere; savaşın hemen ertesinde Sovyetler Birliği’ne karşı soğuk savaşı başlattılar. Bu ülkelerde emperyalist burjuvazinin iktidarları daha sonra, İkinci Dünya Savaşı’nda uğrunda mücadele ettiklerini söyledikleri “demokratik hak ve özgürlükleri” bizzat kendileri ayaklar altına aldı. Anti-Hitler Koalisyonunun bu “ortak”ları, bugün kendi ülkelerinde faşistleşmeyi ilerleten; dışta saldırgan, dünya hegemonyası için dalaşan emperyalist büyük güçlerdir. Hitler faşizmi üzerindeki zaferi bugün kendi zaferleri olarak kutlayan Batılı emperyalistler büyük sahtekârlardır. Nazi Almanya’sına karşı kazanılan zafer, emperyalistlerin değil; başta Sovyetler Birliği olmak üzere halkların zaferidir.
Nazi Almanya’sının yenilmesinin 80. yıldönümünde, Alman emperyalizmi üçüncü bir dünya savaşının hazırlanmasında başrolü oynuyor. Diğer yanda zayıf ve yanlış temeller üzerinde yükselen devrimci mücadele var.
Militarizme, intikamcılığa, faşizme, erkek egemenliğine, anti-semitizme, ırkçılığa karşı ve baskısız, sömürüsüz bir toplum için mücadele, ancak Alman emperyalizmi ve onun devletinin şiddete dayalı sosyalist bir devrimle yıkıldığı zaman, kazanılabilir. Bu görevi tutarlı olarak, ancak işçi sınıfı sonuna dek yerine getirebilir. Bu yüzden daha bugünden, işçi sınıfını bu devrime önderlik edebilecek duruma getirecek Bolşevik partilerin yaratılması esas görevdir. Bugün Almanya’da da komünistlerin önündeki en acil görev budur.
4 Mayıs 2025