Cumartesi Anneleri: Şırnak’ta katledilen 5 kişinin failleri yargılansın
Cumartesi Anneleri 1057’nci hafta eyleminde, 32 yıl önce Şırnak’ta katledilen 5 kişinin faillerin yargılanmadığını hatırlatarak, “adalet” çağrısı yaptı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, katledilen ve kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve adaletin sağlanması talebiyle düzenledikleri eylemin 1057’nci haftasını Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdi. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı.
Bu haftaki eylemde, 1993 yılının Haziran ayında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Hirareş köyünde asker ve korucular tarafından gözaltına alındıktan 19 yıl sonra cenazeleri bulunan Ömer Çetin, Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak ve Abdullah Güler’in hikayesi anlatıldı.
Açıklamayı okuyan Sebla Arcan, kalıcı bir barış için yüzleşme ve hesaplaşmanın olması gerektiğini ifade etti. Hirareş köyüne yapılan baskında yurttaşların okulda toplatıldığı ve 2 gün boyunca işkenceye maruz kaldığını aktaran Sebla Arcan, “Köylülerden Ömer Çetin, askerler tarafından gözaltına alınarak karakola götürüldü. Daha sonra evine getirilerek arama yapıldı. Aramada herhangi bir şey bulunamayınca, askerler Ömer Çetin’i ‘Konuşmazsan eşini çıplak şekilde köyde dolaştıracağız’ diyerek tehdit etti. Bu tehdit üzerine evin balkonundan atlayarak kaçmaya çalışan Ömer Çetin, askerler tarafından silahla tarandı ve ağır şekilde yaralandı. Aynı gün Ömer Çetin, Ahmet Güler, Sait Şen, Beşir Baskak, Abdullah Güler ve bir diğer Ahmet Güler, gözleri bağlı şekilde ‘ifade verecekleri’ gerekçesiyle askerler tarafından götürüldü” dedi.
“Hiçbir adli işlem yapılmadı”
Sebla Arcan, şunları söyledi: “Birkaç gün sonra ağır yaralı halde köye dönen Ahmet Güler, gözaltında yaşananları şöyle anlattı: ‘Ömer Çetin ve benimle aynı isme sahip Ahmet Güler’i köy yakınlarında infaz ettiler. Ardından beni, Sait Şen, Beşir Baskak ve Abdullah Güler’i buğday tarlalarının olduğu dağlık bir alana götürdüler. Bizi bir çukura attılar. Ben otururken silah sesleri geldi, arkadaşlarım üzerime düştü. Bir de bomba attılar. Kendime geldiğimde köye döndüm ve olanları anlattım.’ Ahmet Güler’in anlatımı üzerine bölgeye giden aileler, yakınlarının hunharca öldürülmüş bedenlerine ulaştı. Ölülerini dini vecibeleri yerine getiremeden gizlice ve toplu bir biçimde defnettiler. Olayın ardından köylüler zorla yerlerinden edildi, farklı şehirlere göç etmek zorunda kaldılar. Ahmet Güler, 24 gün boyunca hastanede tedavi gördü. Sol kolu sakat kaldı ve hâlâ bedenini tam olarak kullanamıyor. Olayı tüm ayrıntılarıyla anlatmasına rağmen, hiçbir adli işlem başlatılmadı.”
Sebla Arcan, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Pierre Sane’nin dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e bir mektup göndererek olayın araştırılmasını talep ettiğini ancak hukuki sürecin işletilmediğini söyledi.
2012 yılında Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında yapılan kazıda kemiklerin ailelere teslim edildiğini dile getiren Sebla Arcan, olayın üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen faillerin yargılanmadığını vurguladı. Sebla Arcan, adalet istemekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.
“Torunlarımıza miras bırakacağız”
Cumartesi İnsanları’ndan Ali Ocak, babası Hasan Ocak’ın gözaltında kaybettirilişinin 24’üncü yılı olduğuna işaret ederek, “Anne ve babamın bize bıraktığı bu arayışı ömrümüz yettiğince sürdüreceğiz. Bizim ömrümüz yetmezse de oğullarımıza, torunlarımıza bırakacağımız bu miras olacaktır” dedi.
Konuşmaların ardından Galatasaray Meydanı’na karanfiller bırakıldı.(MA)