Kitap

Published on Haziran 5th, 2025

0

Enver Enli ve “Bitimsiz Güzergâhı Yaşamın” | Adil Okay


“Yakardı uyuklayan sancıyı gaz lambası / Fitil uzar / Uzadıkça / Yakardı kararan zamanı / Pikapta taş plak / Cızırdardı Mahsuni havası / Siteminde katmerlenmiş yoksulluğun sevdası…” Enver Enli

Her şair kendi gördüğünü- gözlemlediğini – düşlediğini “biçimlendirerek” ak kâğıda nakşeder. Ancak burada nakşetmenin “biçimi”, anlam kadar önemlidir. Zira sanatta olmazsa olmazları başardığımız, estetik çıtayı yükselttiğimiz, öz biçim dengesini – uyumunu kurduğumuz zaman şiirlerimiz / eserlerimiz kalıcı olur. Tabi bunları bilmek de yetmez. Ustalık da sadece doğuştan gelen “yetenek”le oluşmaz. “İlham geldi, yazdım…” modern çağda olmuyor. Olsa olsa retorik olur. Zira o “ilham”ı yontmak / sözcükleri damıtmak gerekiyor. Bu nedenle değil mi, Valery’nin saptadığı üzere: “İlk dize tanrı vergisidir. Gerisi çalışmaya bağlıdır.

İşte zindanın ve sürgünün rahle-i tedrisinden geçmiş bir 78’li olan şair ve fotoğrafçı Enver Enli de Klaros yayınlarından çıkan yeni kitabı “Bitimsiz güzergâhında yaşamın“da yer alan şiirlerinde bu “sanatta olmazsa olmazlara” dikkat etmiş. İlham geldi yazdım dememiş, yazdığı şiirler üzerinde laboratuvar çalışması yapmış. Bu çaba yazdığı metinlerin “şiir” olmasına yetmiş mi? Önemli ölçüde.

Bitmiş eser yoktur derler, şair olma serüveni de uzun bir yoldur, Enli’de bu yolun ortasında ve “aydınlığın peşinde.”

Enver Enli

 
“Bir kör karanlık

Bir bilmece

Bir labirentte

Aydınlığın peşindeyim

Yumak için pınarında

Karartısını tozlu yolun”
 
Redfotoğraf Grubu ile Görülmüştür Kolektifi’nin ortaklaşa hazırladığı birçok toplumsal projede birlikte çalıştığımız “Enver Enli kimdir?“ sorusuna kısa bir yanıt vereyim: Enver Enli Çukurova’da başlamış özgürlük koşusuna. İnatla büyütmüş, korumuş yüreğindeki sevda korunu. Bireysel başkaldırının yetmeyeceğini anlayıp, o zor zamanlarda, 70’li yıllarda toplumsal / kolektif mücadeleye katılmış, tutsak düşmüş, kaçak yaşamış, yeraltı hayatını tanımış, 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra zorunlu sürgün olmuş. O gün bu gündür mülteci. Ama sürgün hayatına da bir anlam katmayı başarmış Enli. Gün olmuş mısra ile gün olmuş fotoğraf ile dışa vurmuş “sakıncalı” imgelerini. Doğup büyüdüğü coğrafyanın kederini işlemiş ak kâğıda.
 
“Gecekondu evimizin çinko damı

Nisan damlalarının aceleci ninnileriydi çağla zamanı

Sağanağın durup da güneşin gülümsediği yerde

O müstakil günlerin dar zamanında

Naftalin kokardı annemin içli hamaratlığı…”
 
Yol, Yolculuk, Sürgün, Zindan, Emek, Kavga ve Sevda Enver Enli‘de anahtar sözcükler.  Ama onun dizelerinde – fotoğraflarında “umut ” da sık sık başını kaldırıp ses veriyor giz geçitlerinden.
 
“Ve bir gel-geç mekânın
Sefil talebe katının ürkek hürmeti pay edildi
Kıt lokması
Demlendikçe şenlenen şarap kıvamında
Vuruldu ha vuruldu bam teline bağlamanın
Acılar işledi iliğine
Yağmurlar izlendi perdesiz camların tozlu yanında…”
 
Sonuç itibariyle eline aklına sağlık diyorum Enver‘e.  Ve kitaptan tadımlık bir parça daha aktarıp bitiriyorum diyeceklerimi:
 
“İlk tomurcukların seyrindeyim kızılcığın / Güvercinler doluşmuş damlara / Kur yapıyor çinkodaki taklacı / Yalnız uçan süt beyaza / Yemliyor kavruk çocuk tüysüz cülükleri / Cingözlü / Kangal eniği seyrinde / Pusudaki haylaz kedinin / Civcivlerle pay ediyor serçeler bahar neşesini / Ben ise tutkulu bir aşık / Acemi bir tıngırtı bağlamamın telleri / Yüreğimde sevda türküsü / Dilimde efkârı nazlı yârin…”

 
Künye: Enver Enli, “Bitimsiz güzergâhında yaşamın, Klaros yayınevi, Ankara, Mart 2025.

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑