Gazetecilik Türkiye’de suç, İsviçre’de görünmez | Sinan Cantürk
Mehmet Murat Yıldırım’ı tanımayanlar için onu tarif etmek kolay değil. Çünkü onun hikâyesi alışıldık kahramanlık ya da mağduriyet anlatılarına sığmıyor. O, bir halkın çığlığıyla birlikte yürüyen, gerçeği yalnızca yazmakla değil, bizzat yaşamakla gazeteciliğe dönüştüren bir arkadaşımız.

Türkiye’deyken yaptığı haberlerden ötürü hakkında soruşturmalar açıldı. Muhaliflere yapılan yargısız infazları, Alevilerin yakılan evlerini, kadınların adalet arayışlarını yazdığı için hedef alındı. Polis fezlekelerinde adı, haber yaptığı kişilerin adlarıyla yan yana yazıldı. Gazeteciliğiyle değil, susturulması gereken biri olarak kodlandı. Hayatı, yazdığı her kelimenin yükünü taşımaya mecbur kaldı.
Bu yüzden İsviçre’ye gitti. İfade özgürlüğüne, demokrasiye, basın hürriyetine inanan bir ülkeye. Sığınmak değil, devam etmek için. Ama buradaki muamele bambaşka bir ironiye dönüştü. Mehmet Murat Yıldırım’ın gazeteci olduğu “görülmedi”. Sanki kalemini Türkiye’de bırakmış, burada sessizce köşesine çekilmiş gibi…

Oysa olan tam tersiydi.
İsviçre’de de gazeteciliğe devam etti. Mülteci kamplarındaki ağır koşulları, bekletilen insanların umut kırıklıklarını haber yaptı. Ötekilerin, görmezden gelinenlerin sesini taşımaya devam etti. Yetmedi, Filistin halkıyla dayanışma eylemlerine katıldı. Kamerasını aldı, not defterini çıkardı. Bir haberi daha anlatmak için oradaydı. Ancak eylemde polis tarafından atılan gaz fişeği kafasına isabet etti. Yaralandı. Ama yılmadı. Direndi! Sadece bildiğini yaptı, haber yaptı. Bir hafta sonra aynı eyleme yine katıldı. Yine yazdı. Çünkü gazetecilik onun için bir iş değil, yaşamın ta kendisiydi.
Ve belki de tam da bu yüzden… Bu faaliyetleri İsviçre’yi korkuttu.
Çünkü Murat, “entegre” olmakla yetinmeyen bir gazeteciydi. Görmediği şeye dokunan, söylemediği sözü soran, susması beklenen yerde yazan biri.
Belki de bu yüzden SEM onun gazeteciliğini “tanımadı”, onu sadece Çünkü orada yaptığı şey, bazı ezberleri bozuyordu. Mültecinin susan değil, konuşan versiyonu; gazetecinin izleyen değil, anlatan haliydi.
Şimdi Murat, İsviçre Federal Mahkemesi’ne son başvurusunu yapıyor. Bu bir hukuk süreci değil yalnızca, aynı zamanda bir tanınma talebi. “Ben buradayım. Haber yapıyorum. Görün artık.” diyor.
Ve biz de onunla birlikte söylüyoruz:
Görün artık. Çünkü kelimeler, bazen yaşamla ölüm arasındaki tek farktır.
Seçtiklerimiz: Sinan Cantürk – sonhaber.ch – 02.2025