Gerçekler ve görüldü mühürlü selamlar | Gül Güzel
“Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız…Demir alın, güvenli limanlardan çıkın artık. Rüzgarları arkanıza alın, araştırın. Hayal edin ve keşfedin” diyor Mark Twain tıpkı sayısı artık yüzbinleri aşan Syasi/Politik tutsakların yazdıkları namelerdeki gibi. Edirne Cezaevinden yazan Dr. Mızraklı ve Ereğli Hapishanesinden yazan Dr. Kavak sürece ve dahasına ayna tutarcasına yazdılar ve ben de siz okurlarımıza yazılanları orjinal halleriyle paylaşmakla kendimi sorumlu hissettim.
Sevgil Gül Ablama, Merhaba, 17.03.2025 Edirne
Hevsel’den görüntülü mektubunu aldım. Yazdıklarınla ve fotoğrafta depreştirdiğin anılarım gözlerimin önüne geldi. Büyük romancımız Mehmet Uzun’un rahatsızlığı ortaya çıktığında, eşi Zozan hanımla görüşmüş ve Amed’e gelmelerini söylemiştim. Uçağın içinden Dr. Nemrut’la birlikte almış ve çalıştığım hastahanede eşim Zeynep’le birlikte hazırladığımız odaya getirmiştim ve Mustafa Kemal’e göndermeyle,’’Mehmet abe, artık Kürt hekimlerine emanetsin’’ demiştim. Hekim ekibi olarak sadece medikasyona bağlanmadan sevgi, şefkat ve yaşama asılma çabası ile inanılmaz sonucu gerçekleştirmiştik. Bir Cumartesi öğleden sonra eşim ve Zozan hanımla beraber onu hastahaneden kaçırmıştım😊) önce Keçi Burcunu, oradan 10 Gözlü köprüye götürüp, Surları ve Hevsel’i seyrettik. Akabinde geniş bir Amed turu attırıp panaromik görünümleri eksik bırakmadan tekrar odasına getirmiştim. Yattığı yerin karşısında kalan kolonun üzerindeki tabloda,’’Berxwedan Jiyane’’ yazıyordu. Sonuçte 17 aylık bir vedalaşma ve vasiyet zamanı kazandık ama büyük değerimizi çok erken yitirdik.
İbn Haldun’a ithaf edilen ‘’Coğrafya kadardır’’ sözü adeta bizlerin, halkımızın tüm yaşantılarının özeti olmuş. Sürgünler, zulüm ve katliamlar, (dün Halepçe’nin yıldönümüydü) zindanlar, sefalet, aşağılama, asimilasyon, yabancılaştırma gibi ne kadar lanetli durum varsa yaşamışız. Daima zorluk ve zorbalığa direnmiş, onur ve insanlık kavgasında bir adım öne çıkmışız. Bugün bulunduğumuz her türden pozisyonların ardında büyük bedeller, azim, mücadele ve insanlığa borcumuz, sözümüz hep barış ikliminde eşit, özgür, demokratik, hakça bir yaşam oldu. Şu sıralar kıyısına geldik ama zorlu akıntılara karşı yüzerek, barış ve özgürlük adasına ulaşabileceğiz. Kendimize, insanımıza ve doğru mücadele hattımıza güvenerek ilerleyeceğiz. Açılmaz denilen kapıları açıp, aşılmaz denen önyargıları aşıp, doğru bilinen yanlışları düzeltip, doğru zaman ve zeminde güncellemeleri yapıp illaki karşıya geçeceğiz.
Gül Ablam, niyet ve irade beyanları yapıldı ama ufukların ortaklaşması, merhalelerin belirlenmesi ve aşılması gibi geniş bir zaman dilimine tekabül eden faslı başlıyor. Siyaset kurumuna, sanatkarlara, düşünürlere, sivil topluma çok iş düşecek. Demokrasiyi içselleştirmeden kurumsallaştırmaya, toplumsallığı deforme ve dejenere eden uyuşturucudan, kumar ve çeteleşmeye kadar arıtılması gereken hem maddi hem de manevi dünyamıza dair işlerimiz var. Sizin mutfak ve kelebek anlatınızı hatırlıyorum; fotoğrafını da göndermiştiniz. Kelebek nezaketi ile incitmeden hayata dokunan, yaşam periodunun hakkını verenler oldukça, insanlığımız büyüyecek. Çok birşey istemiyoruz. Sadece çocukların gözlerinin güldüğü, insanların kendisi olarak varolabildiği, refahın hakça paylaşıldığı, insana ve doğaya sevgi ve merhametin olduğu yarınlar arzumuz var ve bunu kelebeğe hürmet ve değer verenler sağlayabilir.
Abla Can, bu zaman aralığı edilgenliğe müsamaha göstermez ve momental aralıkların, doğru adreslemelerle kullanımını gerektirir prensibi ile hareket ediyoruz. Sonuçları da oluyor. Bu güzel bebeğin kırkını çıkarmamız gerekiyor. Onun için ablam bugünden itibaren sayabilirsin😊)
Gül Ablam, aydınlık, özgür günlerde buluşup kaçak çayı içeceğimize olan inancımızla ben ve Demirtaş size, dost ve arkadaşlara selam ve sevgilerimizi iletiyoruz. Sağlık ve iyilik daim sizlerle olsun.
Dr. Adnan Selçuk MIZRAKLI , 17.03.2025
Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Mektup Okuma komisyonu – GÖRÜLDÜ-
Gül Arkadaş’a, 17.03.2025 Ereğli/Konya
Haber almanın sevinciyle merhaba…işte yine yeniden Newroz’u kutlamaya hazırlanıyoruz. Halklara ve insanlığa barış, adalet, demokrasi ve özgürlük getirmesi dileklerimle Newroz Bayramınızı kutlarım. Her daim toplumsal barışı getirmesi temennisiyle…
Hiçbir döneme bemzemeyen farklı bir mekandayız. Haliyle sınırlandırılmışlık en üst seviyeye çıkmış vaziyette olduğundan kitap sorunsallığı sıradan bir edim oldu ne yazık ki. Aslında rasyonalitenin askıya alındığı garabet bir atmosferdeyiz. İçte ve dışta duvarlar yükseldiğinden hukuksal açıdan da sonuç alınamamakta. Böylesi bir ortamda TV ekranlarında genel gelişmeleri öğrenmeye çalışırken gösterilen kanalların ayrıntılarından hakikat kırıltılarını devşirmeye çalışmak kaderimiz oldu. Hasılı defakto durumun nereye evrileceğini kestirmekten uzak, gelişmelerden bigane kalmışız. Buranın başka mekanlara göre sapa olması da cabası… Her şeye rağmen umut bitimsiz bir ateş olarak durmakta. Namendeki fotolar çok güzel. Unutmaya tutulsa da Kurdili coğrafyada Nüliferin yeri başkadır. Tıpkı Avesta’da yazıldığı gibi, Anatanrıça Anahita’nın çiçeğidir Nilüfer. Su tanrıçası olmasından da kaynaklanıyor herhalde. Kimbilir belki de geçmişten bugüne o çiçekle baş kurmuşsundur. Aslında doğasında yetişen her çiçeğin bir başka güzelliği olduğunu düşünürüm…
Bu ellere de aşırı soğuk ve karla geldi kış. Çukurova’da bile don neticesinde sebze, meyve eken üreticiler perişan oldular. Çocukluğumda kar yağdığında sevinirdim. Fakat imkansızlıklardan imkan oluşturma yolunda özgür doğa ortamında soğuk ve kardan donma tehlikesi atlattığımdan beri kara karşı mesafeli oldum. Günlerce ayaklarımın ağrısından uyuyamamıştım. Ahval-i şeraiti bilmeseydim kesilirdi. Evet kentler kara hasret kalmış artık. Bir de bu mekanda havalandırma buz tutmakta. İnsan çıkamaz oluyor havalandırmaya. Şimdilerde ise tam bahar havası. Sonuçta insan donanımlıysa doğanın her hali bir başka güzeldir.
Ben de/bizler de iyi olmaya çalışıyoruz diyelim. Buradaki canların da selamları var… Almanya’daki 27 Şubat 2025 seçimlerini takip edebildim. Sosyal demokratlarından Yeşillerine kadar sağa kırılmış direksiyon halleri AFD’yi daha bir yükseltti. Oran olarak ikinci parti olsalar da gidişat onları daha az öne çıkaracağa benzer. Ama en çok Die Linke’nin barajı aşmasına sevindim. Herhalde içindeki çelişkileri aşıp yek vücut ve tutarlı politikalar sergilemiş olsalardı, etki alanlarını daha bir genişletirlerdi. Global ölçekte tekçi zihniyetlerle zehirlenmiş bir ortam var. Göçmen karşıtlığı ve ırkçılık bu yüzden yükselişe geçmekte. Bu da ırkçı, faşist dalganın yükselişine zemin hazırlamakta. Gelecek pek hayırlı olmayacağa benzer Avrupa’da.
Değerli Can, geçen ay Almanya’dan iki adet Dayanışma kartlarından aldım. Yılbaşı kutlamasıydı. Malum buradan direkt Avrupa’ya yazmak deveye hendek atlatmaktan bile daha zor. Tabii normal posta da aynı öyle. Soğolsun Adil Hoca aracılığıyla olmasaydı sana cevap yazmak da imkansız olurdu. Demem o ki, aracılığınla, dayanışma kartı gönderenlere teşekkürlerimle birlikte selam göndermek isterim. Birinci kartı Birgit Scherer göndermiş. Am Krieler Dom 29, 50935 Köln adresindedir. İkinci kart da kurumsal olmalı. Zira Die Linke adına yollanmış. İnfo(a)dielinke-oberhausen de adresi var. Onlara da teşekkürlerimle birlikte seçimlerde barajı aşmalarına sevindiğimi iletirsen sevnirim. Aracılığınla Newroz ve 1 Mayıs Bayramlarını da kutlarım!
Ayrıca oralardaki canlara da selamalr… Kendine ve kendinize iyi bakın!
Selam, sevgi ve saygılarımı sunar, başarı ve esenlikler dilerim…
Ayhan KAVAK, Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi, C – 1- 18 – Ereğli/Konya
Ereğli – Konya Yüksek Güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Mektup Okuma Komisyonu GÖRÜLDÜ 3
Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 29.03.2025