..." /> Kilise Günü toplumda barışa hizmet etmelidir | Cumali Yağmur

Makaleler

Published on Mayıs 7th, 2025

0

Kilise Günü toplumda barışa hizmet etmelidir | Cumali Yağmur


Bugünkü yazımda Hannover’de gerçekleştirilen Kilise Günleri üzerine yazmak istiyorum.


Her iki yılda bir düzenlenen Kirchentag (Kilise Günü) etkinliklerinin ilki 1973 yılında Düsseldorf’ta yapılmış. Sonrasında Almanya’nın farklı büyük şehirlerinde devam etmiştir. Bu yıl ise 39’uncusu, 30 Nisan – 4 Mayıs 2025 tarihleri arasında Hannover’de düzenlendi.

Kilise Günleri’ni Avrupa’nın ve Almanya’nın çeşitli şehirlerinden gelen bir milyondan fazla insan ziyaret etti. Ziyaretçiler arasında çok sayıda göçmen ve onların örgütleri de yer aldı. Kalabalık gruplar halinde etkinliklere katıldılar.

Protestan Kilisesi Günleri’nin temel amacı, topluma güven aşılamak ve farklı kültürler arasında köprüler kurmaktır. Bu yıl da dünyada yaşanan krizler göz önüne alındığında, “güven” ve “iyimserlik” ruhunun yayılması hedeflenmiştir. Etkinliğin sloganı: “Cesur – Güçlü – Yürekli” idi. Bu slogan geleceğe iyimser bir bakışı teşvik etmeyi amaçlıyor.

Bugün Orta Doğu’da, Afrika’da ve Balkanlar’da savaşlar sürerken, neredeyse kimse barıştan ve insanlıktan yana tutum almıyor. Bu kirli savaşlar, çocukların, kadınların ve sivillerin ölümüne neden oluyor. Savaşlar tercih edilirken, sadece insanlar değil, doğa da yok oluyor.

Kilise Kongresi Başkanı Anja Siegešmund, Hannover’de yaptığı açıklamada, “Birçok insan cesaretini kaybetmiş, çaresiz ve dünyadaki demokrasilerin sağa kaymasının yükünü taşıyor” dedi. Demokrasiye yönelik tehditler karşısında beklemek yerine, herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı. Demokrasi düşmanlarına karşı geç kalınmadan mücadele edilmelidir.

Siegešmund ayrıca, iklim krizi, türlerin yok oluşu ve bireysel çıkarların toplum çıkarlarının önüne geçmesinin toplumda ciddi endişelere yol açtığını belirtti. Bu tür konuların Kilise Kongresi’nde açıkça ve derinlemesine tartışılması gerektiğini söyledi.

Toplumların ortak değerlerini insanlık yararına kullanmak için çaba göstermeliyiz. Dünya düzenini insanlık ve toplum yararına çevirmeye çalışmalıyız. Kırchentag Başkanı da “Demokrasiyi tartışmalı ve sahip çıkmalıyız. Kilise Günleri gibi etkinlikler toplumun demokratik çıkarları doğrultusunda hareket edilmesini sağlayabilir” dedi.

Gerçekleri zamanında topluma aktarmak, onları daha duyarlı hale getirir. Böylece, sağa kayan demokrasiyi yeniden toplum yararına döndürebiliriz. Hristiyanların siyasete katılma ve tavır alma konusunda yalnızca hakları değil, aynı zamanda sorumlulukları da vardır. Kiliseler, güçlü örgütlenmeleri sayesinde toplumda önemli bir etkiye sahip olabilirler. Bu etki, demokrasiyi koruma konusunda da kullanılmalıdır.

Kilise Kongresi’nde yaklaşık 1500 etkinlik düzenlendi. Bu etkinlikler arasında İncil dersleri, ayinler, forumlar, atölyeler ve kültürel programlar yer aldı. Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, geçici Federal Şansölye Olaf Scholz (SPD) ve çok sayıda tanınmış politikacı da katılım gösterdi. Eski Başbakan Angela Merkel de etkinlikte yer aldı ve 2015 yılında göçmenler için söylediği “Wir schaffen das” (Bunu başaracağız) sözünün hâlâ arkasında olduğunu ifade etti. Ayrıca Merz döneminde durumun değişebileceğine dikkat çekti.

Hannover Protestan Bölge Piskoposu Ralf Meister, toplumdaki depresif ruh hâli ve yaygın melankoliye dikkat çekerek, Kilise Kongresi’nin bir umut ışığı olabileceğini dile getirdi. “Ekonomik kazançlara dayalı bir iyimserliğin ötesine geçmeliyiz. Manevi açıdan sürdürülebilir bir getiri gerekiyor” dedi.

Genel Sekreter Kristin Jahn ise, iklim krizi, İsrail-Gazze çatışması ve kilise içindeki güç yapılarının, tartışılması gereken konular olduğunu belirtti. Gazze’deki savaşa göz yumulamayacağını ve bu savaşın bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi. Önemli olan, bu konuların karşılıklı saygı çerçevesinde konuşulmasıdır. “Birbirimiz hakkında değil, birbirimizle konuşmalı ve kalıcı diyaloglar geliştirmeliyiz” dedi. İnsani değerlerin adaleti sağlanarak barış içinde bir arada yaşanması gerektiğini vurguladı.

Barışı sağlayamadığımız sürece, üzerimize düşen görevi yerine getirmiş sayılmayız. Kilise Günleri’nde insanlık ve barış yararına fikirler üretilmeli ve öneriler geliştirilmelidir.

Etkinlikte dikkat çeken bir inisiyatif de Martin Luther’in antisemitik ifadelerine ve Yahudi ile köylülere yönelik ırkçı söylemlerine odaklandı. Etkinlik boyunca bilgilendirme stantları aracılığıyla katılımcılara bu konuda açıklamalar yapıldı.

Kilisenin geçmişiyle yüzleşmesi ve Martin Luther’in antisemit yönünü açıkça kabul etmesi gerekmektedir. Almanya tarihindeki milliyetçi, ırkçı ve yabancı düşmanı olaylarla da yüzleşmek zorundayız. Martin Luther’in sadece İncil reformu yapan biri olarak tanıtılıp antisemit yönünün görmezden gelinmesi büyük bir hatadır.

Geçen yıl Aşağı Saksonya’da bir tatil günü tartışması yaşandı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tatil edilmesi önerisine karşılık, antisemit görüşleriyle bilinen Martin Luther Günü resmî tatil ilan edildi. Tatil günü ona adansa da, Martin Luther’in Yahudi düşmanı olduğu gerçeği gizlenemez.

Bu durumun üstesinden gelmenin yolu, kilisenin kendi tarihiyle dürüstçe yüzleşmesi ve Luther’in antisemit yanının açıkça kabul edilmesidir.

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑