Konsolosluklara “Cumhuriyet Bayramı” tepkisi | Cumali Yağmur
Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, Almanya’daki Türkiye başkonsolosluklarında geleneksel olarak düzenlenmektedir. Ancak, AKP ve MHP iktidarına muhalif olan kesimlerin bu etkinliklere davet edilmemesi eleştirilere yol açmaktadır.
Almanya’daki bazı kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, iş insanları ve muhalif basın mensuplarının Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına çağrılmadığı; buna karşın Cumhuriyet’e mesafeli duran bazı dini grupların etkinliklere katılımının sağlandığı iddia edilmektedir. Bu durumun toplumda ayrıştırıcı bir etki yarattığı ve kutlamaların kapsayıcı olmaktan uzaklaştığı yönünde şikayetler dile getirilmektedir.

AKP-MHP hükümeti döneminde, Almanya’daki Türkiye başkonsolosluklarının, Türkiye’den gelen göçmenler arasında ayrımcı ve bölücü bir tavır sergilediği öne sürülmektedir. Bu yıl Hannover’de göreve başlayan yeni başkonsolosun da, bu eski uygulamaları sürdürdüğü belirtilmiştir. Hatta bazı vatandaşların 29 Ekim kutlamalarına katılabilmek için yazılı başvuruda bulunduğu, ancak bu başvuruların olumlu veya olumsuz bir yanıt almadığı ifade edilmektedir. Bu taleplerin yanıtsız kalması nedeniyle hukuki yollara başvurulduğu da gelen bilgiler arasındadır.
Almanya’da yaşayan Türkiye vatandaşları, Türkiye’de uygulanan “bol ve yönet” taktiğinin, Avrupa’daki konsolosluklar aracılığıyla da devam ettirilmesinin, yaşadıkları ülkenin sivil toplum değerleriyle çeliştiğini ifade etmektedirler. Konsolosluklar eliyle yapılan bu tür ayrımcı uygulamalara son verilmesi gerektiğini savunan bazı kesimler, bu uygulamaların göçmen topluluklar arasında düşmanlık yarattığını belirtmektedir.
Ayrımcılık politikalarının, Türkiye’den gelen göçmen azınlıklar arasında kin ve nefret tohumları ekerek, bu toplulukların Avrupa’daki demokratik haklar için birlikte mücadele etme azmine zarar verdiği öne sürülmektedir. Avrupa’daki sivil toplum kurallarını hiçe sayarak, Türkiye’deki hükümet politikalarının burada desteklenmesi eleştirilmektedir. Türk, Kürt, Ermeni, Çerkes, Laz, Arap ve Alevi topluluklarının birliğine zarar vermeyi hedefleyen bu tür ayrıştırıcı politikalara karşı dayanışma içinde olunması gerektiği ifade edilmektedir.
Almanya’daki Türkiye başkonsolosluklarının, Türkiye’den gelen göçmenleri bir araya getirmek yerine birbirine düşman etmemesi, basın özgürlüğüne saygı göstermesi ve muhalif basına yönelik ambargolara son vermesi gerektiği konusunda talepler giderek artmaktadır.