Milliyetçiliğin-ülkücülüğün ve siyasal İslamcılığın ortaklığında Çorum Katliamı | Erdal Boyoğlu
27 Mayıs-4 Temmuz 1980
Çorum Katliamında İslam ve Türklük adına görev başındaydılar.
Ya perde arkasındakiler !
Çorum olayları başlamadan önce kısa bir hatırlatma, 1979 yılında ABD’nin Türkiye Büyükelçiliğinde ikinci katip olarak çalışan Robert Aleıander Peck adlı görevli Çorum’da ne arıyordu? Kimleri ziyaret etti? Ziyaret nedeni neydi? Peck o yıllarda sadece Çorum’u ziyaret etmemişti. Özellikle Alevi ve Sünnilerin birlikte yaşadıkları Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat gibi birince derecede hassas illeri ziyaret etmesi nasıl karşılandı?.(Ossetler üzerine etnik araştırma yapan iki tarihçiyi DGM’de yargılayan zihniyetler düşünülünce , sıradan görünen bir katibin (Ajanın) çalışmaları kafalarda bir soru işareti yaratmaz mı). “Peck, Çorum’da devlet yetkililerinin yanı sıra o dönemin AP il Başkanı Ali Ayhan Çetin, CHP Il Başkanı Cemal Şahin, MHP Il Başkanı Fahri Askur ve Çorum Belediye Başkanı (CHP ) Turhan Kılıçoğlu ile görüştü.
CIA görevlisinin görüştüğü kişilerle görüşmek için çok çaba harcayan dergi muhabirleri ancak bir kaç parti başkanı ile görüşebiliyorlar. Bazı parti il başkanları ise zaman aşımına uğradı diye görüşmeyi çok anlamlı bulmuyorlar. Çorum olayları üzerine konuşmayacaklarını ve bu olayları açmanın kimseye bir yararı olmayacağın ifade edenlerden tutalım da olayın kapandığını söyleyenlerle karşılaşan muhabirlere, tarihe ışık olacak bilgilerde her zaman imdada yetişiyor.
CIA ajanı Peck, Çorum’da, Sivas’ta Amasya’da Alevilerle Sünnilerin nufus oranını soruyor (bu adam nüfus memuru mu) Peck gittiği yerlerde işçilerin sayısal gücünü öğrenmek istiyor , sağ-sol potansiyelin hangi tarafın lehinde olduğunu öğrenmek istiyor ve hele hele de buralarda çatışmaların mehzepsel (etnik) nedenlerden mi, yoksa ideolojik nedenlerden mi kaynaklanıyor? sorularını soracak kadar bu istihbaratları toplamak ne demek oluyor. Acaba tüm bunlar neden icap ediyor? Bu sorular neyin ürünüdür.? Bu yetkiyi kim veriyor? Peck, yalnız mı yoksa beslemeli ırkçı ve İslamcı provokatörlerle mi iş başındaydı?
Peck, görüştüğü il başkanlarına “Hangi kesimin daha fazla oy koparacağını sorması, ayrıca mezhep durumuna yönelik Alevi ve Sünnilerin sayısal güçlerine ilişkin bilgiler istemesi, partiler arasında güçler dengesini, siyasi olaylarda kimlerin aktif olduğunu sorması gibi. Peck, Türkiye’den ayrılacağı için bu ziyaretleri yaptığını söylemektedir.
Peck’in yaptığı ziyaretleri araştıran dergi muhabirleri açıklıyor.
Yeni Gündem muhabirinin Çorum Belediye Başkanı, Kılıcoğlu’na katliam üzerine sorduğu soruya aldığı cevap, ” ben bu konu üzerinde açıklama yapmam gereken yere açıkladım. Bu konu üzerine konuşmayacağım”, ama yine de “Amasya Belediye Başkanına sorulan sorular bana da soruldu”, diyor.
Bir ülke düşünün ki konsolosluk da görevli bir kişi olacak ve bu ülkenin çok hassas olduğu konuları ivediliye ivediliye , şehir şehir gezecek, araştıracak, bilgi toplayacak , parti il başkanlarına, belediye başkanlarına her türlü soruyu soracak ve sonucunda da bu gezdiği yerlerde olaylar tüm vahşetiyle baş gösterecek. Tüm bu gelişmeler üstünde yıllar geçtikten sonra yeni gündem tarafından bu görüşmeler kamuoyuna yansıtılacak.
Çorum emniyet müdürlüğünde ilerici, demokrat 40 polis görevlerinden alınıp başka yere tayin edildi. Tayin edilen polislerin yerlerine hemen Pol-Bir’li polisler getirildi.
Irkçı MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Gün Sazak 27 Mayıs 1980’de Ankara’da öldürülmesi üzerine Çorum’da gövde gösterisi yapan MHP’liler, Şeflerinin öldürülmesinden dolayı gün be gün hazırlanan provokasyonu hayata geçirmek için çeşitli illerden ırkçılar seferber edilmiş durumdaydı.
Hedef olarak seçilen ilerici, demokrat ve Alevilerin oturdukları mahallelere tehditler savurdular. İzinsiz yapılan bu gösteriye devletin kolluk kuvvetleri sessiz kalıyordu.. 28 Mayıs günü şehrin en işlek caddesinde toplanan ırkçılar sağa sola sataşarak, önceden bildikleri Alevilerin ve ilericilerin dükkanlarına saldırdılar. Halkın direnişi karşısında amaçlarına ulaşamayan ırkçılar, polisin yardımıyla geri çekildiler. Yeni atanan Emniyet müdürü Halil Bozkurt, Tunceli’den Çorum’a tayin edildi. En ufak bir pürüzün çıkması istenilmiyordu, onun için yeni atanan kadrolar çok önemliydi. 28 Mayıs günü yapılan bu provaya polisler hiç müdahale etmediği gibi zor durumlarda bilakis yardım ediyorlardı, açık açık ülkücüleri koruyorlardı.
Çorum katliamında en çok atılan slogan ” Ya kan kusturacağız, ya tam susturacağız „ Kanımız aksa da zafer İslam’ın“ sanki Çorum halkı İslam’ın önünde çok büyük bir engelde, İslam’ın yerine ‘Hristiyanlığı’ getirecekte özellikle İslam çığırtkanlığı yapıyorlar. İslam’ın zaferi Çorum halkına karşı üstünlük mü sağlayacaktı. Peki Çorum da yaşayanların kimliğinde İslam yazılı değil mi? Yaşlı genç çoluk çocuk demeden İslam adına öldürülen bu insanların ne suçu vardı? Suçları Alevi mi olmaktı?
Haziran-Temmuz 1980 Çorum’da faşistler tarafından tezgahlanan bu oyunları sahneye koyanların arkasında CIA ajanın çıkması bir tesadüf mü?. Maraş katliamında yanlı tutumunda yaptığı demeçte kendinden çok bahsettiren Demirel, Çorum katliamı döneminde MC. Hükümetinde Başbakan’dı .
Demirel „ Çorum olaylarını komünistler çıkardı“ dedi ve bir gazeteciye „Çorum’u bırak Fatsa’ya bak“ diyerek çok açık yanlı tutumunu bir kez daha gösteriyordu, Maraş katliamında gazetecilerin sorduğu soruya verdiği yanıtta hatırlanırsa „Bana milliyetçiler cinayet işletiyor dedirtemezsiniz” deki aynı manevrayı Çorum’daki milliyetçi vahşet de de görmemezlikten geldi. Fatsa’ya , Nokta, adlı bir operasyon yapıldı. Bu operastonda yüzlerce devrimci tutuklandı.
Operasyon da kullanılan yüzü maskelilerin aranılan ülkücü katiller olmaları Demirel’i hiç rahatsız etmedi. (Yüzleri maskeliler arasında Nihat Genç’in ismi de geçmektedir.)
CIA ajanlarından Paul Henze ve Ruzi Nazar’ında MHP’lilerle ilişki içinde olup özellikle mezhep çatışmalarıyla yakından ilintili olan isimlerdir. Ruhi Nazar ırkçı Türkeş’in çok yakın dostu olarak bilinmektedir.
Türk ırkçıları denetimi ellerine geçirmek için polislerin yardımına ihtiyaçları vardı. Özellikle Çorum giriş çıkışlarda polisler denetim yapıyor kendilerine göre “şüpheli” adamları topluyorlardı ama ırkçılar çevre il ve ilçelerden güç yığıyorlardı. Polisin bu yanlı tutumu sonucu Çorum merkezine Türk ırkçıları toplanır.
Irkçı partinin çapulcuları Haziran ayının son günlerinde işi azıtıyorlardı polisin desteğiyle. Çorum için hazırlanan senaryo bütün yönleriyle 1 Temmuz günü sahneye konuldu. Daha önceden tespit edilen Alevi mahallelerine yapılan operasyon sonucu yüzlerce insan gözaltına alınır. Irkçı partinin piyon çapulcuları, pis ve kötü karakterli oyuncuları Alevilerinin evlerini ateşe verir. Senaryo ya göre tüm provokatörler yerlerinde mevzilenir. Ama ırkçı MHP’liler ve ümmetci cemaat kendi aralarında cuma gününden bahsederler hep.( 4 Temmuz cuma ) Cuma günü camilere toplananlara “Alaaddin Cami’sini komünistler yaktı” gerçek dışı olan bu yalanla toplanan zır cahiller milliyetçi ve yobazların galeyanına gelerek Alevilerin oturdukları mahallelere “Allah, Allah” diye saldırdılar. Saldırılar sadece Şehir merkeziyle sınırlı kalmaz, köylerde de Alevi-Sünni kışkırtması yapılır.
„Milönü mahallesinde ırkçılar yürüyüş yaparken polisler hiç sesini çıkarmadan seyrediyorlar. 19 AN 709 plakalı kırmızı renkli Renault bir araba Milönü’yü boydan boya tarayarak başlayan provokasyonla Milönü’nde tüm işyerleri tahrip ediliyor. Halk, olayların başlamasıyla birlikte kendi güvenlikleri barikatlar kurdu ve saldırılara karşı kendilerini korudular * Çorum milletveki Ethem Eken bu olayı şöyle anlatıyor; „Jandarma Genel Komutanı Sedat Celesun (12 Eylül darbesini yapan çetecilerden. MHP’li ) gelmişti, Valilikte brifing vermişti. Brifingde hükümetten emir aldığını ve Milönü’ndeki barikatı kaldırmak için ateş açacaklarını anlattı“ ( Bu ne biçim kardeş kanının akmasını istemeyen Genaral ki halkın üzerine kurşun yağdırmayı söyleyebiliyor.) Ethem Eken’de Sedat Celesun’a „Bu hareketin Türkiye’yi felakete götüreceğini söyleyerek; ben halka gidip konuşacağım“ demesiyle S.Celesun da “o zaman git ikna et“ diyor. Ethem Eken gidip mahalle halkıyla görüşüyor. Görüşme sonucu Barikatlar kaldırılıyor. Tabi bu sırada resmi çekilen E. Eken cuntacılar tarafından „halkı isyana teşvikten 22 gün hücrede tutuldu. Bu olay bile bağımsız yargı organının tutumunu sergilemektedir.)
Çorum’da görev yapan Yarbay Vural Gürüde’nin tarafsız tutumu göze çarpacak ve tarafsız görev sergilediğinden dolayı MHP’lilerin yoğun girişimleri sonucu Çorum’daki görev yerinden uzaklaştırılacaktı.
30 Haziran’da ırkçılar tarafından bildiriler dağıtılır, bildiride cihat çağrısı yapılır.Aynı gün CHP’lilerin, Alevilerin, Devrimcilerin yoğun olduğu semtlere saldırı başlatılır. Üçevler mahallesine Pol.Bir’li polisler baskın yapar. Polis biryandan insanları gözaltina alırken diğer yandan polisin gözleri önünde silahlarla evler taranıp ateşe verilir. Tüm haberleşme ve yardım yolları kapatılır, işyerleri yağmalanır. Bu saldırıda 4 kişi katledilir. Saldırıyı yönetenler arasında MHP İl Başkanı Fahri Askur ve Çorum ÜGD Başkanı Seydi Erenyel de var.
1 Temmuz SSK çevresinde olaylar yeniden başlıyor ve bu olayın büyümesi ile 2 Temmuz’da sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. 3 Temmuz günü Vali Yüksel Çavuşoğlu, Çorum’un güvenlik yetkilileri ve önde gelenleri ile toplantı yapıyor. Sokağa çıkma yasağının kaldırıp kaldırılmaması konusunda. Yapılan bu toplantı sonucu çıkan karar sokağa çıkma yasağının devam etmesi, fakat bir gün sonra 4 Temmuz’da sokağa çıkma yasağı Vali tarafından kaldırılıyor. Aynı gün provokatörler işbaşına geçerek. her zaman yaptıkları gibi insanların dini duygularına hitap eden yalana dayalı konuşmalar yapıyorlar. Alaadin Cami,’ne solcular saldırdı diye (sürekli tekrarladıkları bu iğrenç yalan sonucu) İslam aleminin zaferi için 58 insan şeriatçı ve türk ırkçıları tarafından öldürüldü. (zır cahil bir toplumu en iyi kandırmanın yolu dini duygular üzerine oynanan oyunlardır)
Türk Irkçıları ve yobazları kadın, çoluk çocuk, ihtiyar, genç demeden 58 güzel insanı katlettiler. Rehin aldıkları insanlara her türlü işkenceyi yaptılar, ellerinde rehin bulunan kadınlara tecavüz ettikleri gibi çamaşırlarını sopalara takıp dolaştırdılar.
O dönemlerin CHP il başkanı olan Cemal Şahin açıklaması; Sağcılar polis kordonu altında solcuların evlerini yağma ediyorlardı. Kemal Maraşlı adlı bir polis çelik yeleğini giymiş elindeki otomatik silahı ile mezar taşlarını komünistlerin kellesiyle öreceğim diye bağırıyordu. Kiremit Camii’nin önünde bir Türk bayrağı dikerek ve polisler bu bayrağın başını bekliyordu, saldırı olmasın diye“ (Nokta dergisi)
İşin garipliğine bakın ki bu zat Demirel’in partisi DYP ile saf tutuyor. Çorum katliamının sahipleri ile el ele verdi. Tarihin cilvesine bakın ki Çorum halkına sıkılan kurşunlarla sıkı fıkı kirli politik çıkarlar peşinde koşanların gerçek yüzü yıllar sonra ortaya çıkıyor. Ki kendisi bunca vahşeti gözleri ile görmesine rağmen, dergilerde ırkçıların çirkin oyunlarını açıklaması unutuldu mu sanılıyor ?.Bile bile „bana sağcılar cinayet işletiyor dedirtemezsiniz“ diyenlerle birleşiyorsa; peki bu vahşeti görmeyenler, tüm bu yalanlara inanan zır cahiller tarafından çıkarılacak vahşetlere kim dur diyebilir ki!. Vahşetin canlı şahidi yalancılarla, yürüyüşlerde kol kola girerek Çorum halkından yeni yeni Çorum katliamları için mi oy isteyecek!..
Çorum’da Günaydın ve Güneş gazetelerinin muhabirliğini yapan Azmi Öztürk, olayların direkt bir provokasyon olduğunu söylerken buna birde ekleme yapıyor“ Benim elimde olsa olaylar sırasında Vali ve Emniyet müdürlerini görevlerini kötüye kullandıkları için yargılardım“diyor. Nokta dergisi 1987.
1980 Haziran-Temmuz’unda Çorum katliamında Alevi oldukları için tecavüze uğrayan iki kadın, Erzincan 1 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde görülen davada tanık Ayşe Y. Türk ırkçısı MHP’li Zeki Çapkın’ı tanıyarak kendisine tecavüz eden kişiyi teşhis etti. Bu barbarlık altı yıl sonra Türk hukuk sistemine „siyasi amaçlı tecavüz“ olarak geçti.
Irkçı faşist saldırıların yoğunlaşması üzerine Iki çocuklu Ayşe Y. 3 ve 5 yaşındaki çocukları ile başgardiyan Mehmet Özkan’ın evine gidiyor. Evde başgardiyanın karısı Elmas Ö. var, ama onunda paniği Ayşe’ninken az değil. İkisi birden yanlarına çocuklarını da alarak kendilerine daha güvenlikli bir yer arıyorlar ve bir inşaatın bodrumuna saklanıyorlar. Bu saklanma hiç bir şeye yaramayacaktı çünkü ırkçı faşistler kadınları ve çocukları bodrumda bulacaklardı. Kalabalığın eline geçen bu iki kadını, kendi denetimlerinde olan bir eve teslim ediyorlar. Bu teslim işleminden sonra bu iki kadının evlerini ateşe vermek için yola çıkıyorlar. Akşam eve döndüklerinde iki kadın ve üç çocuğu karanlık bir yolculuğa çıkartıyorlar. Bu yolculuk esnasında ülkücü kalabalıktan biri „bu komüniste silah var“ diye Ayşe Y.in çırılçıplak soyunmasını emrediyor. Kadının üstünde hiç bir şey çıkmamasına rağmen gece yarısına kadar bekletiliyor. Yörük Halil’in evinde bekletilen kadınlar saat 24 sularında Çolak Zeki lakaplı Zeki çapkın kadınları evine götüreceği söyleyerek kapı önünde bekleyen 4 kişiyle birlikte ağızları bağlanarak bilinmeyen bir yolculuğa götürüyorlardı bu iki kadını, kuruçay yönünde bir bağ evine götüren ırkçılar kadınları ertesi günün akşamına kadar burada bekletiliyorlar, gece olunca dışarı çıkarılan kadınlardan birisine Zeki Çapkın ve Bilal Yılmaz üçüncü kişinin ismi bilinmiyor. „Senin ifadeni alacağız“ denilerek dışarıda kadının zorla ırzına geçiyorlar. Diğer kadınında ırzına geçmeye çalışan ise duyulan bir ıslık sesi sonucu kaçıyor. Barbar olan ırkçılar bu iki kadını burada bırakarak kaçıyorlar. Zeki Çapkın ve Bilal Yılmaz „siyasi görüş ayrılığı nedeniyle zorla ve öç alma kasdtıyla hürriyeti tehdit etmek“ ve A.Y. ırzına geçmek suçlarından 18 yıl altı ay hapis cezası, 26 bin lira para cezasına çarptırılıyordu.
Sonuç olarak Çorum’da bekledikleri ikinci bir Maraş yaratmayı gerçekleştiremediler.
Çorum halkı, ilericiler, demokratlar , Devrimciler ve Kızılbaş-Aleviler birlikte ortak hareket ettiler, ortak kararlar ve ortak savunma tedbirleri aldılar. Eğer bu böyle olmasaydı Maraş katliamından çok daha büyük vahşet, çok daha büyük bir katliam gerçekleşirdi.
” Kaynak Yeni Gündem 5-11-Temmuz. 1987.
Çorum katliamını yapanlar, savunmasız kadınlara tecavüz edenler, bebekleri öldürenlerin Hitler faşizmden farkı nedir?
Çorum katliamını yapanlar ülkücüler, islamcılar elele verdiler. Çorum vahşetini yapanlar din ve milliyet (!) mensubu insan gürühları değil mi ?
Dini ve milliyetçi bağnazlık olaylarının belirleyici olduğu gibi, siyasal islamcılığın ve milliyetciliğin yaygınlaşması eğiliminden yararlanmak isteyenlerin bazı hesapları olduğu kuşku götürmeyen bir gerçektir. Toplumda taban, kutsal bildiği konularda ya da milli düşman olarak belletilmiş ,
Devrimcilere, Kızılbaş-Alevilere , Kürtlere ve Ermenilere karşı galeyana gelmeye’getirilmeye’ yatkın olanlar, doğrudan devlet desteğiyle bunun modeli ve meşruluğu kurulmuştur. Müslümanlığı ve milliyetciliği saldırgan bir güce dönüştürmüştür. Maraş, Sivas, Çorum, Gazi vb yerlerde sergilenen katliamlarda göstermiştir.
12 Eylül darbesinin bir başka siyasi katgısı, islamcılığın çıplak gözle görülür bir gelişme ve yaygınlaşma faliyetine gösterdiği açılımlardır. islamcılığın önünü açmıştır. İslamcı yayılma emperyalistlerin denetiminde hayli açık görülüyor. Tabandaki islamcı- şeriatçı ve milliyetci gelişmeler, Sermayenin, emperyalist amaçlar doğrultusanda politikalar belirlenmektedir. Milliyetçiler siyasal islamcılar
Emperyalist egemenlerin yolundan piyon olmaya devam ediyorlar.
Erdal Boyoğlu – 30.05.2025