Saray rejimine karşı direnen gençliğe sahip çıkılmalı | Ali Arayıcı
Bugün, Türkiye’de kendilerini her türlü zenginlik ve gösteriş ayrıcalığına sahip gören, tam 23 yıldır iktidarda bulunan Saray rejimi; milyonlarca insan için açlık, yoksulluk ve zulümden başka bir şey bırakmadı. En basit itiraz bile, zorla bastırılmaya ve sindirilmeye çalışılıyor. Buna boyun eğmeyen ve rıza göstermeyenleri, suçsuz sedasız yakalayıp hemen tutukluyor. Siyasi iktidar, elindeki yargı ve dış destekle, halkı dizayn edebileceği ve hizaya getirebileceğini sanıyor.
Bu konuda yanılıyor olması bir gerçektir. Bugün, halkı köle olarak gören, iradesine saygı duymayan, iradesinin olmadığını düşünen bu zihniyet bir kez daha yenilgiye uğradı.
1919’da, emperyalistlere karşı mücadele başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarını; 1959’da Che Guevara, Fidel Castro ve arkadaşlarının yaptığı sosyalist devrimi; 1968’de tam bağımsızlık ve özgürlük için harekete geçen Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarını örnek alan devrimci gençler; « faşizme karşı omuz omuza » diyerek sokaklara döküldü. Hep birlikte gür sesle Saray diktasına karşı,“bu ülke sahipsiz değildir” diye haykırmaya başladı.
EMPERYALİST KUŞATMA ALTINDA
Bugün, Türkiye’nin her köşesi emperyalizmin kuşatması altında. Ülkeyi yöneten Saray rejimi, Ortadoğu’da bir vekalet savaşının öncüsü olmaya devam ediyor. Emperyalist ABD ve siyonist İsrail’in öncülüğünde devam eden Büyük Ortadoğu projesinin gönüllü ortağı haline geldi. Bu ülkelere karşı tavır alıyor gibi görünse de, bunun gerçek olmadığı ve bu ülkelerle uyum içinde çalışmaya devam ettiğini söylemek olanaklıdır.
Emperyalist ülkelerin yazdığı senaryoda rol kapmaya çalışan Saray rejimi, tüm servetini ve geleceğini bu güçlere bağlamış durumda. Toplumsal yapıdaki ezilenlere, yoksullara ve muhtaçlara sırtını dönen, onların talep ve isteklerine kulak tıkayan dinci dikta Saray’ın; en yakın dostlarının artık sınırlarının çok ötesinde olduğu bir gerçektir.
Lise ve üniversite gençliği başta olmak üzere, emekliler, yoksullar, az gelirliler, siyasi partiler, gençlik örgütleri ve milyonlarca insan; bu düzene karşı çıkarak bunun yıkılmasını istiyor. Bu insanlar, emperyalist ABD’nin, siyonist İsrail’in ve NATO’nun desteğiyle, onların çizdiği yolda ve doğrultuda sivil darbe girişiminde bulunanlara karşı; bunu yapmak “o kadar kolay değil” demek için sokaklarda gösteriler yapıyor.
Ulusal bağımsızlık savaşından tam 106 yıl sonra, 1968 ve 1978 kuşaklarından ilham alarak tam bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi için; üniversitelerini topluca terk ederek mücadele veren gençler var. Bunlar, sokaklara dökülüyor. Bu ülkeyi 23 yıldır yöneten dinci Saray rejiminin baskısına, zulmüne ve her türlü gerici uygulamalarına dur demek; insan temel hak ve özgürlüklerine saygılı, laik ve demokratik bir Türkiye için, seslerini olabildiğince yükseltiyorlar.
GENÇLİĞE SAHİP ÇIKILMALI
Bugün, Türkiye’nin bugününe ve geleceğine sahip çıkan gençler var. Lise ve üniversite öğrencileri “özgürlük ve demokrasi” sloganları atıyor. Saray rejimine karşı, bir kez daha halkıyla omuz omuza duran, seferber olan gençler bu ülkenin kaderini değiştiriyor ve değiştirmeye devam edecek. Bu özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde yer alan gençlere sahip çıkılmalı, onlar yalnızlığa itilmemeli ve onlarla birlikte mücadele verilmelidir.
Geçmişte yıllarda olduğu gibi, bir kez daha bu gençler saltanata, dinci yobazlara, gericiliğe, baskıya ve sömürüye karşı; tam bağımsız, özgür ve adil bir Türkiye’nin öncüleri oldular. Saltanatı savunan ve şeriatla yönetilen bir sistem isteyenlerin ve buna heveslenenlerin kurduğu barikatları yıkarak milyonlarca emekçiye ve ezilene yeni bir yol açtılar.
İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin 19 Mart’ta kırdığı barikat, Saraçhane’den Maltepe’ye, üniversite kampüslerinden liselere, oradan Anadolu’nun ücra köşelerine kadar yayılarak yeni bir tarih yazdı. Gençlik liderlerinin sık, sık belirttikleri gibi, «gençler olarak yaşananları kabullenmedik ve hep birlikte sesimizi yükseltmek zorunda kaldık ve sokakları doldurmak için bir araya gelmemiz direnişin umudu oldu».
Kurulu düzenin temsilcileri ve bazı çevrelerin “gençlik bitti” söylemelerine rağmen, anlamlı bir yol izleniyor. Gençlerin yürüdüğü bu yolda umut var ve gelecek var. Bu eylemlere karşı ne söylenebilir? Bir kez daha lise ve üniversite gençliğinin öncülüğünde, toplumun her kesiminden milyonlarca anti-faşist insan, adaletsizliğe, yoksulluğa, gericiliğe ve Saray’ın dikta yönetimine karşı sokaklara ve meydanlara çıktı.
Gençler, kadınlar, emekliler, işçiler, yoksullar, işsizler ve toplumsal yapının her kesiminden anti-faşistler; 23 yıldır iktidarda olan Saray rejimine karşı tek ses olmayı başardı. Saray diktasını gençliğin direnişi yenecek ve yıkacak. Bu yolu açan, gösteren, benimseyen, nesilden nesile bu geleneği sürdüren, bu konuda her türlü fedakarlığı yapan ve Türkiye’nin geleceğinin yazgısı olan milyonlarca gence; sahip çıkalım ve onların yalnız olmadıklarını gösterelim.
Pro. Dr. Ali Arayıcı/Paris – 08.06.2025