Makaleler

Published on Haziran 15th, 2025

0

Sosyalizm adına gerici ulusalcı teoriler | Ziya Ulusoy


-Ulusalcılık TKP liderlerini o denli bağnazlaştırmış ki uydurdukları gerici yalanlara sosyalist hareketi inandıracaklarını sanacak kadar kendilerini akıllı, muhataplarını siyaset cahili sanıyorlar!
-TKP, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin 40 yıl boyunca oynadığı antifaşist devrimci rolü, emperyalizmle bağdaşmama tavrını, emperyalizm yanlısı göstererek küstah bir inkarcılık sergiliyorlar.

40 yıl süren Kürdistan devrimi “tek başına” zafer kazanamayınca sağdan kibirli eleştiriler de yağdı. TKP liderleri Gelenek’in 165. sayısını bu soruna ayırdılar. Kürt hareketinin zafer elde edememesinin teorilerinin ne denli kanıtladığını anlatıyorlar.

Aydemir Güler başyazı sayılabilecek “Kürt Sorununda Güncelleme” yazısısıyla TKP’nin görüşlerini böbürlenerek özetliyor.

Öncelikle ayrılma hakkının (UKKTH tabii ki ayrılma hakkıdır) emperyalistlerin işine yarayan gerici rol oynayacağı görüşünün ne denli doğrulandığıyla övünüyor.

“Ayrı devlet seçeneğinin geriletici bir tercih olduğu yerde, kendi kaderini tayin de göstermelik bir laf olarak kalır. Ulusal sorun ile ‘kurtuluş problematiği’ arasında kurulan köprü reel sosyalizmle birlikte yıkıldı.“ (agy, Hyperlink: https://gelenek.org/ulusal-sorunda-guncelleme/”Ulusal Sorunda Güncelleme – Gelenek)

Vurgulamak gerekir ki, sosyalizm mücadelesi ve önünü açtığı ulusal kurtuluş mücadeleleri emperyalist sömürgeciliğin dünya çapında yıkılmasına yol açtı. Böylece ulusal sorunlar büyük ölçüde bağımlı çokuluslu ülkelerdekilerle sınırlı hale daraldı.

Yerli azınlık halkların sorunu ve ulusal azınlıkların sorunu da tabii ki ulusal sorunlardan bir diğeridir.

Emperyalistlerin işgallerinin yaratacağı yeni ulusal sorunlar diğer bir başlık.

Çokuluslu ülkelerdeki ezilen ve sömürge ulusların kurtuluş mücadelesi, hakim ulus burjuvazisinin ezen-sömürgeci boyunduruğuna karşı mücadele olmanın yanısıra, bu boyunduruğun dayandığı ve sayesinde statüsünü sürdürebildiği emperyalizme karşı da nesnel olarak bir mücadeledir. Saddam rejimi ve molla rejiminin hakim emperyalist blokla çelişkisi sonucu Batılı emperyalistlerin bu ülkelerde ulusal sorunları kışkırtması, Hindistan’da Assam, Ortadoğu’da Filistin, Pakistan’da Beluci, Srilanka’da Tamil, İspanya’da özerkliğe sahip Katalonya ve Bask ülkesi mücadelelerini bastırmaya çalıştığı gerçeğini asla örtemez. Bağımlı çokuluslu diğer ülkelerde de bastırmaya devam edecek. Bu nedenle ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, egemen burjuvazinin boyunduğu ve emperyalist sisteme karşı mücadele olarak devrimci rol oynamaya devam ediyor.

A. Güler, geçmiş dönemde sosyalist sistem ve devrimler sayesinde ulusal kurtuluş mücadelelerinin devrimci rotada daha tutarlı ilerlediği gerçeğini ezilen ulusların kurtuluş mücadelelerinin bugün emperyalizm yanlısı rol oynayacağı uydurma teorisinin kanıtı olarak kullanıyor.

Tabii bütün bunları Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin 40 yıl boyunca devrimci rol oynadığı gerçeğini karalamak için yapıyor: “Kürt siyasetinde emperyalizm desteği çeyrek yüzyılı aşan bir süredir aleni hale gelmiştir. İlişkinin açık hale gelemediği… önceki yıllardan hiç söz etmiyorum.” (agy)

TKP liderlerinin üçüncü dünya ülkeleri devletçiliğinde somutlaşan ulusalcılığı Kürt ulusal özgürlük mücadelesine karşıtlıkta pervasızlığını sergiliyor. Çeyrek yüzyıl açık, öncesi de örtük bir emperyalizm desteği gerçek olsaydı; Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova devletlerini kuran emperyalizm, selefleri ve Erdoğan’ın NATO silahlarıyla Kandil’i 40 yıl boyunca bombalamasını desteklemek yerine Kuzey Kürdistan devletinin kurulmasına sağlamaz mıydı? Ulusalcılık TKP liderlerini o denli bağnazlaştırmış ki uydurdukları gerici yalanlara sosyalist hareketi inandıracaklarını sanacak kadar kendilerini akıllı, muhataplarını siyaset cahili sanıyorlar!

Dahası Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin 40 yıl boyunca oynadığı antifaşist devrimci rolü, emperyalizmle bağdaşmama tavrını, emperyalizm yanlısı göstererek küstah bir inkarcılık sergiliyorlar.

Çokuluslu ülkelerdeki ezilen, sömürge ulusların mücadelesine karşı A. Güler’in diğer bir tezi de tek pazar olarak bütünleşik dünya kapitalist ekonomisinde, çokuluslu bağımlı ülkelerin “benzersiz bütünleşmesi” nedeniyle zaten ayrı devletleşmenin mümkün olmadığıdır. Oysa bütünleşik kapitalist dünya ekonomisi temeline rağmen uluslar ancak ayrılma özgürlüğü içinde birliğe gidebilirler, buna bağımlı ülkelerin “benzersiz bütünlemesi” içinde olduğu varsayılan ezilen ulusları da dahildir.

Çokuluslu bağımlı ülkelerde ve Türkiye’de TKP liderleri ezilen, sömürge uluslara azami hak olarak özerkliği yeterli görüyor ama o da lafta tabii. Çünkü TKP’nin Kürt ulusunun özerkliği için mücadele pratiğine şimdiye değin tanık olmadık. Ama emperyalizmin Türkiye’yi bölüp parçalamak istediği paranoyasını ve merkezi “devrimci “ görevin buna karşı mücadele etmek olduğu ulusalcılığını 2007’den başlayarak kongre ve konferans kararları haline getirdiğine ve 2015’e değin kararlılıkla bu çizgide yürüdüğüne tanık olduk.

Sosyalizm adına ulusalcı gerici teorilerin eleştirisi devam edecek.


Seçtiklerimiz: Ziya Ulusoy – Yeni özgür Politika – 14.06.2025

Tags:


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑