Makaleler

Published on Aralık 18th, 2024

0

Uluslararası Göçmenler Günü ve ırkçılıkla mücadele | Ali Arayıcı


Uluslararası Göçmenler Günü, 4 Aralık 2000 tarihinde BM (Birleşmiş Milletler) Genel Kurul tarafından ilan edildi. Göç, son derece olumsuz siyasi ve ekonomik birçok koşullar ve güç tarafından yönlendirilen küresel bir olgudur. Bunlar haysiyet, insanca yaşama, can güvenliği ve barış özlemleriyle başlar. Bir insanın evini terk etme kararı, her zaman üzücü bir karardır. Bu göç, çoğu zaman tehlikeli ve bazen de ölümcül bir yolculuğun başlangıcıdır.

            Bugün, dünya genelinde yaklaşık 280 milyon göçmen bulunuyor. Bu sayı, 50 yıl öncesine göre üç kat daha fazla arttı. Bu olağanüstü artış, bir dizi olumsuz faktörün sonucundan meydana geldi. Bazı insanlar yurtdışında okumak, bazıları iyi bir yaşam kurmak, birçoğu da ebeveynlerinin ya da eşlerinin yanına gitmek için; arkasına bakmadan isteyerek ülkelerini terk ediyor.

            Ancak, milyonlarca insanda evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Savaş, iç çatışmalar, insan hakları ihlalleri, ırkçılık, güvensizlik, olanaksızlık, yoksulluk; milyonlarca kadın ve erkeği sürgüne göndermeye devam ediyor. Böyle giderse, 2050 yılına gelindiğinde, 86 milyonu sadece Sahraaltı Afrika’da olmak üzere, yaklaşık 216 milyon insan ana vatanlarını terk etmek zorunda kalacaktır.

            Daha iyi bir gelecek arayışıyla çıkılan bu yolculuk, bazen tehlikeli ve bazende ölümle bitiyor. 2014’ten bu yana, Akdeniz, Ege ve dünyanın farklı geçiş noktalarında; en az 60.000 göçmen yaşamını kaybetti. Yola çıkış nedenleri ve içinde bulundukları koşullar ne olursa olsun, göçmenler ve yerinden edilmiş kişiler; toplumdaki en kırılgan gruplardan bazılarını oluşturuyor.

            UNESCO’NUN ROLÜ

            UNESCO, Uluslararası Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Şehirler Koalisyonu’nun bir parçası olarak, yerel düzeyde göçmenlere kucak açan bir yaklaşımı içtenlikle savunuyor. Olumsuz bilgilerin yayılmasını önlemek, göçmenlerin gerçek hikayelerini ve yolculuklarını vurgulamalarına yardımcı olmak için; basın organlarının ve özellikle de gazetecilerin kapasitesini geliştirmeye çalışıyor.

            UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nde, yönettiği kurumun bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor: “UNESCO, bu eylem gününde tüm uluslararası toplumu ve tüm ülkeleri göçmenlerin onuruna ve haklarına saygı göstermeye, bir başka deyişle insan haklarına evrensel saygı göstermeye çağırmaktadır.”

            Anımsatmak gerekir ki, dünya giderek daha fazla birbirine bağlı hale geliyor. Ancak, bu bireylerin ve toplumların gerçekten birlikte yaşadığı anlamına gelmiyor. On milyonlarca yoksul insanın, kadının, gencin, sürgünün, göçmenin ve haklarından mahrum bırakılmış azınlıkların çektiği acılar; bu gerçeği ortaya koyarak dikkate alınmasının gerekli olduğunu vurguluyor.

            Küresel Göç Grubu’nun (GMG) bir parçası olarak UNESCO ve BM ortakları, göçün tertipli,

düzenli ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak üzere; küresel bir anlaşma geliştirmeye kararlı olduğunu söylemek olanaklıdır. Bu bağlamda, GMG, ilgili tüm uluslararası göç araçlarının ve normlarının daha geniş bir şekilde uygulanmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.

            Küresel Göç Grubu (GMG), uluslararası göç konusuna daha tutarlı, kapsamlı ve koordineli bir yaklaşım geliştirmek amacıyla; kurumsal aktörleri bir araya getiren kurumlararası bir gruptur. Bu grup, GMG temsilcilerinin 14 Kasım 2012’de aldığı karar uyarınca kuruldu. Çalışma Grubunun eş başkanlığını İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (HCDH) ve BM Kadın Birimi yürütüyor.

            GÖÇMENLERİN TEMEL HAKLARI

            UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, 18 Aralık «Uluslararası Göçmenler Günü» nedeniyle yayınladığı mesajda; bu yıl İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin (10 Aralık 1948) 76. yıldönümünü kutladığımız «Uluslararası Göçmenler Günü’»nde, UNESCO’nun göçmenlerin temel haklarını savunma konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etmekte olduğuna vurgu yapıyor.

             UNESCO, karşılaştıkları yasal, idari ve dilsel engeller karşısında; her şeyden önce «göçmenlerin eğitime erişimini korumak için hareket» ediyor. Latin Amerika’da, Venezuela’daki göçmen çocukların eğitimlerinin devamlılığı ile ilgileniyor. Ülke yetkilileriyle işbirliği sayesinde, 150.000’den fazla çocuğun Kolombiya’da okula gitmesi sağlandı. 2021’den bu yana, 2.500’den fazla Perulu yönetici ve öğretmeni okullarda kapsayıcılık ve kültürel çeşitlilik konularında eğitti.

            Göç etme olasılığının eğitim seviyesiyle birlikte arttığı göz önüne alan UNESCO, toplumsal yapıya «uyum» için güçlü bir araç olan «Yüksek Öğrenimle İlgili Niteliklerin Tanınmasına İlişkin Küresel Sözleşme’yi» kabul etti. Geçen Mart ayında yürürlüğe giren bu Sözleşme, on milyonlarca göçmenin ev sahibi ülkelerde; eğitimlerine devam etmelerini kolaylaştırarak işgücü piyasasına girmelerine yardımcı olabilir.

            UNESCO, çoğu zaman göçmenleri hedef alan yanlış bilgilerle mücadele çalışmalarında; gazetecileri ve basın organlarını önemli ölçüde destekliyor. Bu amaç doğrultusunda, 2021 yılında Gazetecilik Eğitmenleri için, önemli bir Kılavuz bile yayınladı. Bu kılavuz, konuyla ilgili daha bilinçli kamuoyu tartışmalarını teşvik etmek üzere tasarlanmış; 13 modülden oluşan öğretici bir kurs niteliği taşıyor.

            UNESCO, Uluslararası Göçmenler Günü’nde; tüm uluslararası toplumu ve bütün toplumsal katmanları, göçmenlerin onuruna ve haklarına, başka bir deyişle insan haklarına evrensel saygıya bağlı kalmaya çağırıyor.

            IRKÇILIK VE AYRIMCILIKLA MÜCADELE

            Eğitim ve öğretimin yanı sıra UNESCO, göçmenlerin özellikle maruz kaldığı damgalama, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı harekete geçti. Geçen ay UNESCO tarafından, Brezilya’nın São Paulo kentinde düzenlenen Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Dünya Forumu; üst üste üçüncü kez uluslararası toplumu bu konular etrafında harekete geçirdi. Bu alanda, özellikle yeni etkinlik ve girişimlerin başlatılmasını olanaklı kıldı.

            Göçmenlere, yabancılara ve toplumsal yapılarda dışlanan marjinal gruplara karşı yapılan, ırkçılık ve ayrımcılığa karşı; mücadele verilmesi kaçınılmazdır. Kapsayıcılık, insan hakları ve diyaloğun teşvik edilmesi gerekli. Birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmasına rağmen, dünyada önemli sayıda ülkeler; hala daha ayrımcılık, ırkçılık ve eşitsizlikle boğuşuyor.

            21. yüzyılın karmaşık ve çok yönlü zorluklarının hiçbiri, kapsayıcılık olmadan etkili bir şekilde çözülemez. Bu sav, UNESCO 2030 yılı Gündemi’nin ve onun “kimseyi geride bırakmama” taahhüdünün yankılanan; açık ve net bir mesajıdır. Küreselleşmiş dünyadaki siyasi pekçok olumsuz koşulların giderilmesinde, önemli bir rol oynayacak olan bu mesaji dikkate almak gerekiyor.

            Bu mesaj, şunu ifade ediyor: Barış, savaşın yokluğu ile eşanlamlı değil. Cinsiyet, ırk, dil, din ve kültür farklılıklarımızla «birlikte yaşamak»; bu birlikte yaşamın dayandığı iki ilke olan adalet ve insan haklarına evrensel saygıyı teşvik etmek anlamına geliyor. Barış içinde «birlikte yaşamak», karşılaşılan tüm durumlarda yapılan seçimlerin bir sonucudur. Bu, güncel yaşamda dili, dini, rengi cinsiyeti farklı diğer insanlar ve topluluklarla; samimi bir diyalog kurmak için alınan bir karardır.


Forum: Prof. Dr. Ali Arayıcı/Paris – 18.12.2024


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑