Kitap

Published on Şubat 15th, 2025

0

“Vedadır Belki”yi okumak | Muazzez Uslu Avcı


Mustafa Güçlü’nün Mayko Yayınlarından çıkan ”Vedadır Belki” kitabını okudum ve anlamaya çalıştım. “Anlamaya çalıştım” diyorum, çünkü her şiirin şairin anlamından başka bir de okuyucusunun kattığı anlam vardır. Şiir, şairden çıktıktan sonra okuyucunun o şiiri yorumlamasıyla şairin maksadından farklı bir boyuta evrilebilir. Kısaca, her şair kendi şiirinin anlam kaynağıdır; her şiir ise okuyucunun…

Mustafa Güçlü, biçem olarak şiirlerinde serbest nazımı tercih ediyor. Şiirlerini kimi zaman beyit formuyla yazıyor. Yoğun imgelerle, güçlü bir lirizmle ve toplumsal eleştiriyle örülmüş. Her bir şiir, hem bireysel hem de toplumsal hafızaya dokunuyor; doğanın yitiminden mülkiyetin tahribine, insanın içsel hesaplaşmalarından toplumsal yaralara kadar geniş bir alan açıyor.

“Mülkiyetin Gürzü” şiirinde kapitalizmin yüklediği ağırlık, işçilerin çilesi ve mülkiyetin yıkıcılığı güçlü imgelerle verilmiş. “Islık Çalma” ve “Hazırım Terke Mülkünü” şiirleri ise bireysel başkaldırı ile toplumsal sorgulamayı harmanlıyor. “Yarımsın Sen” şiirinde ise duygusal bir eksiklik hissi, tamamlanamamışlık üzerinden işlenen dokunaklı bir çağrışım gücü var. Şiirlerde, zamanın ruhuna karşı bir duruş, isyanın estetikle buluştuğu bir anlatım ve adalet, doğa, mülkiyet gibi büyük kavramlarla hesaplaşma bulunuyor.

Şiirlerin genelinde ritim ve ses uyumu hâkim; ancak ritim ve ses uyumu bazen uzun dizelerde kaybolabiliyor. Buna karşılık, “Denizlere Şarkı” gibi kısa ve yoğun şiirlerde dilin lirik potansiyeli daha belirgin hâle geliyor. Şiirlerde sıkça kullanılan “kıta sahanlığı”, “mülksüzler”, “işçi evleri” gibi terimler esere güçlü bir toplumsal eleştiri boyutu katarken, bazen didaktik bir tona dönüşebiliyor.

Kitap, tematik olarak tarihsel ve güncel meseleleri harmanlayarak politik bir duruş sergiliyor. “Zapatista Komünleri” ve “Rosa’nın Elleri” gibi şiirlerde direniş, emek mücadelesi ve devrimci figürlere göndermeler, yazarın ideolojik angajmanını açıkça ortaya koyuyor. Öte yandan, “Gelinlik Sokağı” veya “Baba / Oğul” gibi şiirlerde bireysel ve duygusal olana odaklanan dizeler, kitaba insani bir derinlik katıyor.

Ezcümle: “Vedadır Belki” dilin sınırlarını zorlayan, politik bilinci yüksek ve imgelerle yüklü bir şiir kitabı. Toplumsal meseleleri lirik bir dille harmanlıyor. Kitap, hem bireysel hem de sınıfsal ve toplumsal anlamda derinleşen katmanlar sunuyor. Şiirlerindeki imgeler, okuru zaman zaman melankoliye, çoğunlukla da içsel bir özgürlüğe doğru çekiyor. Dilin ve anlatım biçiminin soyut olmasına rağmen, her bir dizede belirgin bir anlam arayışı var.

Mustafa Güçlü’nün klasik şiir formlarından sapıp daha özgür bir anlatım tarzı benimsemesi, okuyucunun her dizede farklı bir anlam keşfetmesini sağlıyor.

Şairin iki şiirini yorum katarak burada paylaşıyorum:

SONRAYA ÇEKİLMİŞ IRMAK

Bir çiçeğe su vermemiş adamlar
eğdi dalımızı, sevincimizi kuruttu

oysa umuttu yolumuzu düşe çıkaran
Kars’la Çıldır arasındaki unutkanlık

kıta sahanlığından Akdeniz’e uzak
mayınsız sözcükler diledim ellerine.

Buz tutmuş ağaçlarla üşüyen kuzgun
göllerdeki sonraya çekilmiş ırmak

düşüyorum, çıkılmayan bozgunlarda
kozadaki beklenti, çığlık konçertosu.

(Bu şiir, bir anlamda zamanın ve mekânın ötesine geçiyor. “Bir çiçeğe su vermemiş adamlar” ifadesi, insanların duyarsızlığına, zararın kaynağı olan unutkanlığa işaret ederken, “sevinci kuruttu” cümlesi, kaybolmuş bir mutluluğu ve umudu simgeliyor.)

 MAKAMSIZ GEZİ

Yürümeli dalgın adımlı varoşlara
acının sancağındaki al serinliğine

uğultuyla kaçtığımız sokaklardan
yasını unutmadan anıt zeytinlerin,

nerede vurulduk, nerede şavkıyan
lehçesini gülle süsleyen ispinozlar

dilindeki zehri savurmak için yaza
tehirli nehrin makamsız Gezi’sine.

Canımızdan vurdular, beklenmedik
sahnesinde, yönsüz köpekler tiradı

parsın pençesinde kısalan kalabalık
içeride çoğalıyor kesif gaz taarruzu,

her yer Taksim, burçlarda kızıl gece
her düş çıkacak, ateşlediği meydana

bekle, harmanı büyüyor özgürlüğün
gör bak nasıl geçeceğiz şenliklerden.

(Ajitasyon ve slogana kaçmadan, estetiği gözeterek şiir kavganın,  isyanın da dilidir. Toplumsal, sınıfsal ve tarihsel olan ne varsa şiire dahildir.)


Muazzez Uslu Avcı – 15.02.2025

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑